Page 214 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 214
Âyet-ül Kübra Risalesinin
Risalet-i Ahmediyeden
Bahseden
Onaltıncı Mertebesi
(Makam münasebetiyle buraya ilhak edilmiştir.)
Sonra o dünya seyyahı, kendi Aklına dedi ki: Madem bu Kâinatın
mevcudatıyla Mâlikimi ve Hâlıkımı arıyorum. Elbette her şeyden evvel bu
mevcudatın en Meşhuru ve a'dasının tasdikiyle dahi en Mükemmeli ve en
büyük Kumandanı ve en namdar Hâkimi ve Sözce en yükseği ve Akılca en
parlağı ve ondört asrı Faziletiyle ve Kur'anıyla ışıklandıran Muhammed-i
Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ı ziyaret etmek ve aradığımı ondan sormak
için Asr-ı Saadete gitmeliyiz diyerek, aklıyla beraber o Asra girdi. Gördü
ki: O Asır, Hakikaten O Zât ile, bir Saadet-i Beşeriye Asrı olmuş.
Çünki en bedevi ve en ümmi bir kavmi, getirdiği Nur vasıtasıyla, kısa
bir zamanda dünyaya Üstad ve Hâkim eylemiş...
Hem kendi Aklına dedi: "Biz, en evvel bu Fevkalâde Zâtın bir
derece kıymetini ve Sözlerinin Hakkaniyetini ve İhbaratının Doğruluğunu
bilmeliyiz, sonra Hâlıkımızı Ondan sormalıyız..." diyerek taharriye başladı.
Bulduğu hadsiz kat'î delillerden burada yalnız dokuz küllîlerine birer kısa
işaret edilecek.
B i r i n c i s i : Bu Zâtta -hattâ düşmanlarının tasdikiyle dahi-
bütün güzel huyların ve hasletlerin bulunması,
ِ
ٰمٰ
ر للّا نك لو ت ر م ي ْ َ َ ْ َ ِ ذا تي م ر امو ۞ ر مق ْلا قکا و Âyetlerinin
َ َ
َ ٍ
ى َ ْ
ى
ٰ َ
َ
َ َ
َ
َ َ َ ْ
ُ
sarahatıyla, bir Parmağının işaretiyle Kamer iki parça olması ve bir
Avucu ile, a'dasının ordusuna attığı az bir toprak, umum o ordunun
gözlerine girmesiyle kaçmaları ve susuz kalmış kendi Ordusuna, beş
Parmağından akan Kevser gibi suyu kifayet derecesinde içirmesi gibi;
Nass-ı Kat'î ile ve bir kısmı tevatür ile, yüzer Mu’cizatın Onun Elinde
zahir olmasıdır. Bu Mu’cizatın üçyüzden ziyade bir kısmı, Ondo-
kuzuncu Mektub Mu’cizat-ı Ahmediye (A.S.M.) namındaki Hârika ve
Kerametli bir Risalede kat'î delilleriyle beraber beyan edildiğinden,
onları Ona havale ederek dedi ki: