Page 210 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 210

212                                                                                                              MEKTUBÂT


                 Hâmisen:  Dost  ve  düşmanın  ittifakıyla  Ahlâk-ı  Hasenenin
          Şahsında en yüksek derecede; ve bütün muamelatının şehadetiyle Secaya-
          yı  Samiye,  Vazifesinde  ve  Tebliğatında  en  âlî  bir  derecede;  ve  Din-i
          İslâmdaki Mehasin-i Ahlâkın şehadetiyle, Şeriatında en âlî Hisal-i Hamîde
          en  mükemmel  derecede  bulunduğunu  Ehl-i  İnsaf  ve  Dikkat  tereddüd
          etmez.
                 Sâdisen:  Onuncu  Söz'ün  İkinci  İşaretinde  işaret  edildiği  gibi:
          Uluhiyet, Mukteza-yı Hikmet olarak Tezahür istemesine mukabil, en
          a'zamî  bir  derecede  Zât-ı  Ahmediye  (A.S.M.)  Dinindeki  a'zamî
          Ubudiyetle en parlak bir derecede göstermiştir.

                 Hem  Hâlık-ı  Âlem'in  nihayet  Kemaldeki  Cemâlini  bir  vasıta  ile
          Mukteza-yı  Hikmet  ve  Hakikat  olarak  göstermek  istemesine  mukabil;en
          güzel bir surette Gösterici ve Tarif Edici, bilbedahe yine O  Z â t t ı r .

                 Hem Sâni'-i Âlem'in nihayet Cemâlde olan Kemal-i San'atı üzerine
          enzar-ı dikkati celb etmek, teşhir etmek istemesine mukabil; en yüksek bir
          Sadâ ile Dellâllık eden, yine bilmüşahede O  Z â t t ı r .

                 Hem  bütün  Âlemlerin  Rabbi,  kesret  tabakatında  Vahdaniyeti  ilân
          etmek istemesine mukabil, en a'zamî bir derecede bütün Meratib-i Tevhidi
          ilân eden yine bizzarure O  Z â t t ı r .

                 Hem  Sahib-i  Âlem'in  nihayet  derecede  âsârındaki  Cemâlin  işa-
          retiyle, nihayetsiz Hüsn-ü Zâtîsini ve Cemâlinin Mehasinini ve Hüsnünün
          Letaifini  âyinelerde  Mukteza-yı  Hakikat  ve  Hikmet  olarak  görmek  ve
          göstermek  istemesine mukabil;  en  şaşaalı  bir  surette  âyinedarlık  eden  ve
          gösteren ve sevip, başkasına sevdiren yine bilbedahe O  Z â t t ı r .

                 Hem şu Saray-ı Âlemin Sânii, gayet Hârika Mu’cizeler ile ve gayet
          kıymetdar  Cevherler  ile  dolu  Hazine-i  Gaybiyelerini  izhar  ve  teşhir
          istemesi..  ve  onlarla  Kemalâtını  tarif  etmek  ve  bildirmek  istemesine
          mukabil, en a'zamî bir surette Teşhir Edici, Tavsif Edici ve Tarif Edici yine
          bilbedahe O  Z â t t ı r .

                 Hem  şu  Kâinatın  Sânii,  şu  Kâinatı  enva'-ı  acaib  ve  zînetlerle
          süslendirmek suretinde yapması.. ve zîşuur mahlûkatını  seyr  ve tenezzüh
          ve ibret ve tefekkür için ona idhal etmesi.. ve Mukteza-yı Hikmet olarak
          onlara  o  âsâr  ve  sanayiin  manalarını,  kıymetlerini,  Ehl-i  Temaşa  ve
          tefekküre bildirmek istemesine mukabil; en a'zamî bir surette cinn ve inse,
          belki Ruhanîlere ve Melaikelere de Kur'an-ı Hakîm vasıtasıyla Rehberlik
          eden, yine bilbedahe O  Z â t t ı r .

                 Hem  şu  Kâinatın  Hâkim-i  Hakîm'i,  şu  Kâinatın  tahavvülâtındaki
          maksad  ve  gayeyi  tazammun  eden  Tılsım-ı  Muğlakını..  ve  mevcudatın
          "Nereden?
   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215