Page 357 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 357

YİRMİSEKİZİNCİ  MEKTUB –  ÜÇÜNCÜ MES’ELE                                      359


          ile, manevî yardım ile, hattâ Himmet ile Muavenet etmeleri lâzımdır.
          Ve ben onlardan istimdad etmem ve meded istemem, benim Hakkım-
          dır. Onlar, Nurlardan aldıkları Feyze kanaat etmek, onların üstünde
          haktır.
                                                     ِ
                                      ِ


                ْ م يك ْ ح لاْميلع  ْ ا ْ  ل  ْ تن ْ  اْ ْ كنا  ْ ا ا ْ  ْ نت ْ م ْ َّلع ْا ْ مَّْلاا ْ ْ ا ان ل       ِ ْ ع ْ  ل ْ م ْ  ْ لا  ْ ك ْ          ْ بس
                                                                   ْ ناح

                                      َّ



                        ُ
                ُ
                                                                        ُ
                       ْ ض ْ ا ا ْء       ِ ْ رْك لْنوُك  ْ ْ ت  ْ ة ل    ْ د ْ ْ ص     َّ ْ مح ْ مْا   ُ    ِ        ْ  ْ عْ ٰ ل ْ ْ س ْ ِي ْ د ْ ن  ِْلص  ْ م ْ َّ  ْ هٰلل ا


                               ُ

                                                                ُ

                            ِ       ِ         ا ِ           ِ ِ
                                      ْ هب ْ ْ ْ و ْ ْ س ْ ل ْ م    ْ حص       ْ ْ ٰا ْ ل ْ ه ْ ْ و ْ  ْٰلع ْوْء       ْ هق   ْ  ا ْ د ْ اا  ْ و ْ ْ ل ْ ح


                                          * * *
                 [Yirmisekizinci  Mektub'un  Üçüncü  Mes'elesinin  tetimmesi
          olabilir küçük ve hususî bir Mektubdur.]

                 Âhiret  Kardeşlerim  ve  Çalışkan  Talebelerim  Hüsrev  Efendi  ve
          Re'fet Bey,

                 Sözler  namındaki  Envâr-ı  Kur'aniyede  üç  Keramet-i  Kur'aniyeyi
          hissediyorduk.  Sizler  dahi,  gayret  ve  şevkinizle  bir  dördüncüsünü  ilâve
          ettirdiniz. Bildiğimiz üç ise:

                 B i r i n c i s i : Te'lifinde fevkalâde sühulet ve sür'attir. Hattâ beş
          parça olan Ondokuzuncu Mektub iki-üç günde ve her günde üç-dört saat
          zarfında  -mecmuu  oniki  saat  eder-  Kitabsız,  dağda,  bağda  te'lif  edildi.
          Otuzuncu  Söz  hastalıklı  bir  zamanda,  beş-altı  saatte  te'lif  edildi.  Yirmi-
          sekizinci  Söz  olan  Cennet  bahsi  bir  veya  iki  saatte,  Süleyman'ın  dere
          bahçesinde  te'lif  edildi.  Ben  ve  Tevfik  ile  Süleyman,  bu  sür'ate  hayrette
          kaldık. Ve hâkeza...

                 Te'lifinde bu Keramet-i Kur'aniye olduğu gibi...

                 İ k i n c i s i : Yazmasında dahi fevkalâde bir sühulet, bir iştiyak ve
          usanmamak  var.  Şu  zamanda  Ruhlara,  Akıllara  usanç  veren  çok  esbab
          içinde,  bu  Sözlerden  biri  çıkar,  birden  çok  yerlerde  Kemal-i  İştiyakla
          yazılmaya başlanıyor. Mühim meşgaleler içinde, onlar herşey'e tercih edili-
          yor. Ve hâkeza...

                 Üçüncü  Keramet-i  Kur'aniye:  Bunların  okunması  dahi  usanç
          vermiyor. Hususan ihtiyaç hissedilse, okundukça zevk alınıyor, usanılmı-
          yor.
                     İşte siz dahi, "Dördüncü bir Keramet-i Kur'aniye"yi isbat ettiniz.
          Hüsrev  gibi,  kendine  tenbel  diyen  ve  beş  senedir  Sözler'i işittiği halde
   352   353   354   355   356   357   358   359   360   361   362