Page 457 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 457

ZEYL                                                                                                                          459


                 Üçüncü Hatveye:
                                                             ِ
             ِ
          ك
          ْ
            ْس  ْ ْ ن ْ ف  ْ نم ْ فْ   ِ  ْ ةئِي       ِ  ْ ص ا ْ ب ْ ك ْ ْ م ْ ن ْ ْ س         ْ  اْا  ْ ْ و ْ م ا  ِ ْ للّا ْ ْ نمف    ِ  ْ ة ْ  ْ نس  ْ ن ْ ْ ح           ْ مْك ْ باص  ْ م ْ ا ا ْ ْ  ا      Âyeti





                                             ٰ



          işaret ediyor.
                                                 ِ

                 Dördüncü Hatveye:   ْهجْه        ُ  ِ  ْ ْ ا ْ َّلا ْ ْ و  ْ كلاه ْء ْ   شَْ  ْ ُك ْىل   Âyeti işaret ediyor.



          Şu dört Hatvenin kısa bir izahı şudur ki:

                                    ْ
                                    م
                 Birinci  Hatvede:    ْ ُك        ُ  ْ  اْا ْ ن ْ ف ْ س  ُ    ْ ف ْ  ل ْ ْ ت ْ ز ْ ىك و ا         Âyeti  işaret  ettiği  gibi:
          Tezkiye-i  nefs  etmemek.  Zira  insan,  cibilliyeti  ve  fıtratı  hasebiyle
          nefsini sever. Belki, evvelâ ve bizzât yalnız zâtını sever, başka herşey'i
          nefsine  feda  eder.  Mabud'a  lâyık  bir  tarzda  nefsini  medheder.
          Mabud'a lâyık bir tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder.
          Elden  geldiği  kadar  kusurları  kendine  lâyık  görmez  ve  kabul  etmez.
          Nefsine perestiş eder tarzında şiddetle müdafaa eder. Hattâ fıtratında
          tevdi'  edilen ve Mabud-u Hakikî'nin Hamd ve Tesbihi için ona verilen
          cihazat   ve   istidadı,   kendi   nefsine    sarfederek     ْوهْْهي    ُ ٰ   ُ  ِ  ْ خ ْ  ذ ْ ْ ا ْ ٰل ْ ه ْ ه     ْ ْ َّتا  ْ ِنم

          Sırrına mazhar olur. Kendini görür, kendine güvenir, kendini beğenir.
          İşte şu mertebede, şu Hatvede tezkiyesi, tathiri: Onu tezkiye etmemek,
          tebrie etmemektir.

                 İkinci Hatvede:
            ْهسْم    ْ ي ْ ه ْ م ْ ْ  ا ْ ن ْ ف  ٰ ُ     ُ ُ      ْ فْ   ٰ     ن ا  ْ للّا  و ا ْ  ْ ني ْ ْ  ن    ُ     ْ َّل ْ ذ  ا كْا  ُ    ْ تْ ْ ُك و ْ ن و  ْ و ْ  لا      Dersini     verdiği     gibi:

          Kendini  unutmuş,  kendinden  haberi  yok.  Mevti  düşünse,  başkasına
          verir.  Fenâ  ve  zevali  görse,  kendine  almaz  ve  külfet  ve  Hizmet
          makamında  nefsini  unutmak,  fakat  ahz-ı  ücret  ve  istifade-i  huzuzat
          makamında  nefsini  düşünmek,  şiddetle  iltizam  etmek,  nefs-i
          emmarenin muktezasıdır. Şu makamda tezkiyesi, tathiri, terbiyesi; şu
          halin aksidir. Yani nisyan-ı nefs içinde nisyan etmemek. Yani huzuzat
          ve ihtirasatta unutmak ve mevtte ve Hizmette düşünmek...

                 Üçüncü Hatvede:
             ِ
                                                            ِ
           ْكسف  ْ ْ ن  ْ نم    ِ       ْ ِي ْ ئ ْ ة ْ ْ ف     ْ سْن ِ ْ مْك ْ ب اص  ْ ا ا ْ ْ  ا  ْ موْ ِ ْ للّ اْن    ِ        ٰ    ْ س ْ ن ْ ة ْ ْ ف ْ م  ْ ن ْ ْ ح         ْ مْك ْ با ْ ص ا  ْ م ْ ا ا ْ  Dersini







          verdiği
   452   453   454   455   456   457   458   459   460   461   462