Page 116 - İnsanın Apaçık Düşmanı Şeytan
P. 116
İnsanın Apaçık Düşmanı Şeytan
Da ha ön ce de be lir til di ği gi bi, bü tün bu bil gi si ne rağ men, bü yük -
lük hır sı yap ma sı, ba sit bir fi zik sel fark yü zün den ken di si ni in san dan
üs tün gör me si, in sa na ve ri len ma ka mı kıs kan ma sı, bu hırs la ona sec -
de et mek is te me me si ve böy le ce Al lah'ın em ri ne kar şı gel me si onu
ya ra tıl mış la rın en kö tü sü du ru mu na so kar.
Bu son de re ce saç ma, küs tah ve nan kör bir man tık tır. İş te bu
man tık mü na fık lar üze rin de de çok be lir gin bir şe kil de gö rü lür. Tıp -
kı şey tan gi bi mü na fık lar da ken di le ri ni "üs tün", "fark lı" ve "seç kin"
gö rür ler. Örneğin Bakara Suresi'nin 13. ayetinde bildirilen müna-
fıklar, diğer insanların iman ettiği gibi iman etmeye çağırıldıkla-
rında, samimi müminleri "düşük akıllı" olarak nitelendirip, onlarla
aynı konumda olmayı kendi düşük akıllarınca reddetmişlerdir. Bu
konu ile ilgili ayet şöyledir:
Ve (yi ne) ken di le ri ne: "İn san la rın iman et ti ği gi bi siz de iman
edin" de nil di ğin de: "Dü şük akıl lı la rın iman et ti ği gi bi mi iman
ede lim?" der ler. Bi lin ki, ger çek ten asıl dü şük-akıl lı lar ken di le -
ri dir; ama bil mez ler. (Ba ka ra Su re si, 13)
Münafıklar iman etmedikleri için vicdanlarını bu şekilde kendi-
lerince rahatlatmaya çalışırlar. Kendilerinin üstün olduğu, mümin-
lerin aşağı olduğunu öne sürerek ve bu mantık dışı iddiaya kendilerini
inandırarak, aslında müminlerin uydukları yola tabi olmayı redde-
derler. İnsanları "düşük akıllı" olarak nitelendirmelerinin esas nedeni
amaçlarının; "insanların iman ettiği gibi iman" etmemek, yani elçiye
teslim olmamak olmasıdır.
Oy sa dün ya da da ahi ret te de üs tün lük Al lah'a, Re su lü ne ve mü -
min le re ait tir. Ku ran'da "... iz zet (güç, onur ve üs tün lük) Al lah'ın,
O'nun Re su lü'nün ve mü'min le rin dir. An cak mü na fık lar bil mi -
yor lar" (Mü na fi kun Su re si, 8) aye tiy le bu ger çek ha ber ve ri lir.
114