Page 137 - Kuran'da Şevk ve Heyecan
P. 137
Adnan Oktar (Harun Yahya)
sa ati ni ge liş tir me ye cek tir. Ona bü yük ih ti mal le za rar ve re cek ve ya en iyi ih ti mal le
et ki siz ola cak tır. Bir dep rem bir şeh ri ge liş tir mez, ona yı kım ge ti rir. (Charles Dar-
win, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University
Press, 1964, s. 179)
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı, yani genetik bilgiyi geliştiren mutasyon
örneği gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların zararlı olduğu görüldü. Anlaşıldı ki,
evrim teorisinin "evrim mekanizması" olarak gösterdiği mutasyonlar, gerçekte
canlıları sadece tahrip eden, sakat bırakan genetik olaylardır. (İnsanlarda mu-
tasyonun en sık görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma
"evrim mekanizması" olamaz. Doğal seleksiyon ise, Darwin'in de kabul ettiği
gibi, "tek başına hiçbir şey yapamaz." Bu gerçek bizlere doğada hiçbir "evrim me-
kanizması" olmadığını göstermektedir. Evrim mekanizması olmadığına göre de,
evrim denen hayali süreç yaşanmış olamaz.
Fo sil Ka yıt la rı: Ara Form lar dan Eser Yok
Evrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış olduğunun en açık gös-
tergesi ise fosil kayıtlarıdır.
Evrim teorisinin bilim dışı iddiasına göre bütün canlılar birbirlerinden türe-
mişlerdir. Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine dönüşmüş ve
bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır. Teoriye göre bu dönüşüm yüz mil-
yonlarca yıl süren uzun bir zaman dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerle-
miştir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara türler"in
oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.
Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen, bir yandan da bazı
sürüngen özellikleri kazanmış olan yarı balık-yarı sürüngen canlılar yaşamış ol-
malıdır. Ya da sürüngen özelliklerini taşırken, bir yandan da bazı kuş özellikleri
kazanmış sürüngen-kuşlar ortaya çıkmış olmalıdır. Bunlar, bir geçiş sürecinde
oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar olmalıdır. Evrimciler geçmişte ya-
şamış olduklarına inandıkları bu hayali varlıklara "ara-geçiş formu" adını verirler.
135