Page 202 - Kehf Suresinden Ahir Zamana İşaretler
P. 202
KEHF SURESİ'NDEN AHİR ZAMANA İŞARETLER
düzenleme olmadan, doğa kanunları içinde kör tesadüflerin ürünü olarak meyda-
na geldiğini iddia eder. Yani teoriye göre, cansız madde tesadüfler sonucunda orta-
ya canlı bir hücre çıkarmış olmalıdır. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunları-
na aykırı bir iddiadır.
"Ha yat Ha yat tan Ge lir"
Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etmemişti. Çünkü onun
dönemindeki ilkel bilim anlayışı, canlıların çok basit bir yapıya sahip olduklarını
varsayıyordu. Ortaçağ'dan beri inanılan "spontane jenerasyon" adlı teoriye göre,
cansız maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canlı bir varlık oluşturabileceklerine
inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin yemek artıklarından, farelerin de buğdaydan
oluştuğu yaygın bir düşünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yapılmış-
tı. Kirli bir paçavranın üzerine biraz buğday konmuş ve biraz beklendiğinde bu
karışımdan farelerin oluşacağı sanılmıştı. Etlerin kurtlanması da hayatın cansız
maddelerden türeyebildiğine bir delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaşılacaktı ki,
etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluşmuyorlar, sineklerin getirip bırak-
tıkları gözle görülmeyen larvalardan çıkıyorlardı.
Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdığı dönemde ise, bakterilerin cansız
maddeden oluşabildikleri inancı, bilim dünyasında yaygın bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitabının yayınlanmasından beş yıl sonra, ünlü Fransız biyolog
Louis Pasteur, evrime temel oluşturan bu inancı kesin olarak çürüttü. Pasteur yap-
tığı uzun çalışma ve deneyler sonucunda vardığı sonucu şöyle özetlemişti: "Cansız
maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüş-
tür." 10
Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur'ün bulgularına karşı uzun süre direndi-
ler. Ancak gelişen bilim, canlı hücresinin karmaşık yapısını ortaya çıkardıkça, haya-
tın kendiliğinden oluşabileceği iddiasının geçersizliği daha da açık hale geldi.
20. Yüz yıl da ki So nuç suz Ça ba lar
20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus biyolog
Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda ortaya attığı birtakım tezlerle, canlı
hücresinin tesadüfen meydana gelebileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalış-
malar başarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:
"Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanlık noktayı oluş-
11
turmaktadır."
200