Page 47 - Hz. Musa (as)
P. 47
Harun Yahya (Adnan Oktar)
"Bü tün bil gin bü yü cü le ri sa na ge tir sin ler." (Araf Su re si, 111-112)
Firavun, Hz. Musa (as)'ın gösterdiği mucizelerin büyücü hilesi olduğu-
nu iddia ediyordu. Kendi düşük aklınca bu mucizeleri kendi büyücüleri va-
sıtasıyla ortadan kaldırabileceğini zannediyordu. Böylece Hz. Musa (as)'ı
sözde etkisiz kılacak ve kendisi daha itibarlı bir konuma gelecekti. Aslında
Allah onları büyük bir yenilgiye ve helaka doğru yaklaştırıyordu. Hem de
kendilerinden en emin oldukları yerden.
Kendi akıllarınca galip geleceklerinden o kadar emindiler ki buluşma
yerinin ve zamanının da Hz. Musa (as) tarafından seçilmesine izin verdiler:
De di ki: "Ey Mu sa, sen bi zi sih rin le yur du muz dan sü rüp çı kar ma ya
mı gel miş bu lu nu yor sun?"
"Ma dem böy le, biz de sa na bu na ben zer bir si hir le ge le ce ğiz; şim di
sen, bir 'bu luş ma za ma nı ve ye ri' tes bit et, bi zim de, se nin de kar şı
ola ma ya ca ğı mız açık, ge niş bir yer ol sun" de di.
(Mu sa) De di ki: 'Bu luş ma za ma nı mız, (ül ke nin ulu sal) bay ram gü nü
ve in san la rın top la na ca ğı kuş luk vak ti (ol sun)." (Ta ha Su re si, 57-59)
Hz. Musa (as) ayette geçen "buluşma zamanı" için bayram gününde
insanların biraraya toplanacağı bir zaman seçmişti. Çünkü bu buluşmaya
bütün insanların şahit olmasını istiyordu. Hz. Musa (as)'ın bu seçiminde çok
üstün bir akıl ve hikmet vardı; böylece insanlar Hz. Musa (as)'ın tebliğine ve
Firavun'la büyücülerinin uğradığı yenilgiye şahit olabileceklerdi. Bu buluş-
ma zamanını Firavun da kabul etti. Ayetlerde şu şekilde bildirilmektedir:
Böy le lik le Fi ra vun ar ka sı nı dö nüp git ti, hi le li dü ze ni ni (yü rü te cek
bü yü cü le ri) bi ra ra ya ge tir di, son ra gel di. Mu sa on la ra de di ki: "Si ze
ya zık lar ol sun, Al lah'a kar şı ya lan dü züp uy dur ma yın, son ra bir
azab ile kö kü nü zü ku ru tur. Ya lan dü züp uy du ran ger çek ten yok
olup git miş tir." Bu nun üze ri ne, ken di ara la rın da du rum la rı nı tar tış -
ma ya baş la dı lar ve giz li ko nuş ma la ra geç ti ler. De di ler ki: "Bun lar
her hal de iki si hir baz dır, si zi si hir le riy le yur du nuz dan sü rüp-çı kar -
mak ve ör nek ola rak tut tur du ğu nuz yo lu nu zu (di ni ni zi) yok et mek
is te mek te dir ler." "Bun dan ötü rü, tu zak la rı nı zı bi ra ra ya ge ti rin, son -
ra grup lar ha lin de ge lin; bu gün üs tün lük sağ la yan, ger çek ten kur -
tu lu şu bul muş tur." (Ta ha Su re si, 60-64)
45