Page 181 - Deniz Altındaki Muhteşem Dünya
P. 181
Harun Yahya
(Adnan Oktar)
rür ve kirişlerin her katmanı cam ve yapışkandan oluşur. Her bir ince cam katmanı, daha
da küçük olan birbirine monte edilmiş cam parçacıklarından meydana gelir: Burada bah-
sedilen, metrenin milyarda biri kadarlık boyuttaki cam parçacıklarıdır. Her bir cam kat-
manının arasındaki tutkal, tüm iskelete olağanüstü bir güç katar.
Bu cam teller, demetler halinde paketlenmiştir. Teker teker incelendiğinde tellerden
daha güçlü olan bu yapı, mimarideki tarifiyle "fiber-güçlendirilmiş kompozit kirişler" oluş-
turacak şekilde tutkallanmıştır. Bunun anlamı şudur: Kirişler yatay ve dikey olarak üzeri
kapalı bir silindir şeklini alan cam kareler oluşturacak şekilde sıralanmıştır. Kirişlerin ke-
siştiği yerler ise, yine cam tutkalla sağlamlaştırılmıştır. Süngerin cam kafesinin, spiral şe-
killi yüzey sırtlarıyla paketlenmesi de, süngerin boş bir içecek kutusu gibi sıkıştırılmasına
engel olur. Bu özel yapı, denizin zeminine, okyanus akıntılarının baskı ve zorlamalarına
karşı koyacak şekilde yumuşak tortularla bağlanır.
Cam süngerlerdeki fiberlerle-güçlendirilmiş harç malzemesi kullanılması, kolonları
güçlendirmek için kirişlerin demet halinde ve 45 derecelik açılarla birleştirilmesi, modern
mimaride kullanılan tekniklerdir. Kitap raflarından binalara kadar kullanılan bu çapraz ki-
riş tekniği, insanların akıl ve tecrübe ile ancak genel hatlarıyla geliştirebildikleri bir yön-
temdir. Okyanus derinliklerinde hareketsiz yaşayan bir canlının, iskeletine sağlamlık ka-
zandıracak şekilde, bir mimar ya da inşaat mühendisi gibi çözümler oluş-
turması, kuşkusuz ki olasılık dışıdır. İskele-
tin yapısını mikroskobik düzeyde in-
celeyen bilim adamı Joanna Aizen-
berg, "Sünger tam olarak gerektiği ka-
darını kullanıyor, daha fazla-
sını değil." demekte
ve sözlerine şunu
ilave etmektedir:
Silisten yapılmış iğnecik-
lerin, mikroskobik düzey-
de birbirlerine kaynaşma-
sıyla oluşan bu cam iske-
let, deniz dibinin en güzel
canlılarından biri olan
Venüs Sepeti sün-
gerine aittir.
179