Page 11 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 11

.SURE-İ FATİHA                                                                                                       13

                  Bu suale, benî-âdem namına, emsali olan büyük Peygamberler
           gibi,  Muhammed-i  Arabî  Aleyhissalâtü  Vesselâm,  nev'-i  beşere
           vekaleten karşısına çıkarak şöyle cevabda bulundu:

                  Ey Hikmet! Bu gördüğün insanlar, Sultan-ı Ezelî'nin Kudretiyle
           yokluk karanlıklarından ziyadar varlık Âlemine çıkarılan mahluklardır.
           Sultan-ı Ezelî, bütün mevcudatı içinde biz insanları seçmiş ve Emanet-i
           Kübrayı  bize  vermiştir.  Biz  Haşir  yoluyla  Saadet-i  Ebediyeye
           müteveccihen  hareket  etmekteyiz.  Dünyadaki  işimiz  de,  o  Saadet-i
           Ebediye  yollarını  temin  etmekle,  re's-ül  malımız  olan  istidadlarımızı
           nemalandırmaktır. Ve şu azîm insan kervanına, bundan sonra Sultan-ı
           Ezelî'den Risalet vazifesiyle gelip riyaset eden benim. İşte O Sultan-ı
           Ezelî'nin  Risalet  beratı  olarak  bana  verdiği  Kur'an-ı  Azîmüşşan
           elimdedir. Şübhen varsa al, oku!

                  Muhammed-i  Arabî  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  verdiği  şu
           cevablar,  Kur'andan  muktebes  ve  Kur'an  Lisanıyla  söylenildiğinden;
           Kur'anın  Anasır-ı  Esasiyesinin  şu  dört  maksadda  temerküz  ettiği
           anlaşılıyor.

                  S: Şu Makasıd-ı Erbaa, Kur'anın hangi Âyetlerinde bulunuyor?

                  C: O Anasır-ı Erbaa, Kur'anın heyet-i mecmuasında bulunduğu
           gibi;  Kur'anın  Surelerinde,  Âyetlerinde,  Kelâmlarında,  hattâ
           Kelimelerinde bile sarahaten veya işareten veya remzen bulunmaktadır.
           Çünki Kur'anın küllü, cüz'lerinde göründüğü gibi; cüz'leri de, Kur'anın
           küllüne  âyinedir.  Bunun  içindir  ki,  Kur'an  müşahhas  olduğu  halde,
           efrad sahibi olan küllî gibi tarif edilir.

                                   ِ ِ
                             ِ
                  S:  ۪للّا ِ۪۪مبِ۪ve  ۪۪د ۪ محْلَا ۪ gibi Âyetlerde Makasıd-ı Erbaaya
                                            ۪
                                   ۪
                                   للّ
                                        ْ َ ُ ٰ
                        ٰ
                            ْ
           işaretler var mıdır?

                  C:  Evet    ۪لق  Kelimesi,  Kur'anın  çok  yerlerinde  mezkûr  veya
                            ْ ُ
           mukadderdir.  Bu  mezkûr  ve  mukadder  olan    ۪لق۪ Kelimelerine  Esas
                                                           ْ ُ
                              ِ
           olmak üzere   ِ۪مبِ۪dan evvel  ۪لق۪Kelimesi mukadderdir. Yani, "Ya
                        ۪للّا
                         ٰ
                                           ْ ُ
                             ْ
           Muhammed!  Bu  cümleyi  insanlara  söyle  ve  talim  et."  Demek
           besmelede  İlahî  ve  zımnî bir Emir var. Binaenaleyh şu mukadder olan
             ۪ لق  Emri,  Risalet  ve  Nübüvvete  işarettir.  Çünki  Resul  olmasaydı,
             ْ ُ
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16