Page 285 - Nasıl Bir Yemen
P. 285
Geç miş za man lar da tim sa ha ta pan in san la rın ina nış la rı ne de re ce ga rip ve akıl al maz -
sa gü nü müz de Dar wi nist le rin ina nış la rı da ay nı de re ce de akıl al maz dır. Dar wi nist ler
te sa düf le ri ve can sız şu ur suz atom la rı cahilce adeta ya ra tı cı güç ola rak ka bul eder ler
hat ta bu batıl inan ca bir di ne bağ la nır gi bi bağ la nır lar.
inanmayacak kadar büyülendiklerini şöyle bildirmektedir:
Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yük-
selseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülen-
miş bir topluluğuz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar geniş bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olması,
insanların gerçeklerden bu kadar uzak tutulmaları ve 150 yıldır bu
büyünün bozulmaması ise, kelimelerle anlatılamayacak kadar hayret
verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç insanın imkansız senaryo-
lara, saçmalık ve mantıksızlıklarla dolu iddialara inanmaları anlaşıla-
bilir. Ancak dünyanın dört bir yanındaki insanların, şuursuz ve cansız
atomların ani bir kararla bir araya gelip; olağanüstü bir organizasyon,
disiplin, akıl ve şuur gösterip kusursuz bir sistemle işleyen evreni, can-
lılık için uygun olan her türlü özelliğe sahip olan Dünya gezegenini ve
sayısız kompleks sistemle donatılmış canlıları meydana getirdiğine
inanmasının, "büyü"den başka bir açıklaması yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcı felsefenin savunucusu olan bazı
kimselerin, yaptıkları büyülerle insanları etkilediklerini Hz. Musa (as)
ve Firavun arasında geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa
(as), Firavun'a hak dini anlattığında, Firavun Hz. Musa (as)'a, kendi
"bilgin büyücüleri" ile insanların toplandığı bir yerde karşılaşmasını
söyler. Hz. Musa (as), büyücülerle karşılaştığında, büyücülere önce
onların marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olayın anlatıldığı
ayet şöyledir:
(Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atınca, insanların gözlerini bü-
yülediler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir ge-
tirmiş oldular. (Araf Suresi, 116)
283