Page 621 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 621
Harun Yahya
DARWIN‹ZM-NAZ‹ZM KOAL‹SYONUNUN SONUCU:
40 M‹LYON ÖLÜ
osyal Darwinizm hakkında buraya kadar anlatılanlardan sonra, dünya tarihinin en büyük soykı-
rımlarından birinin mimarı olan ve tarihe en acımasız ve zalim hükümetlerden biri olarak geçen
S Nazilerin de sosyal Darwinizm'e sıkı sıkıya bağlı olduklarını söylemek şaşırtıcı olmayacaktır.
Hitler'in ve Nazi ideologlarının yazıları, konuşma metinleri ve diğer dokümanlar incelendiğinde,
ırkçı, saldırgan ve savaşçı politikalarını Darwinizm üzerine kurdukları açıkça görülmektedir.
Hitler'in aynı hayvan yetiştiricileri gibi insan soyunu ıslah edebileceğini sanması; Aryan ırkını "kir-
lettiğini" düşündüğü ırkların, kalıtımsal hastalığı olanların ve zayıfların yok edilmeleri gerektiğini iddi-
a etmesi; milyonlarca insanın katlini acımasızca emretmesi onun insanları hayvan gibi gördüğünün ve
Darwinizm'e olan bağlılığının delillerinden birkaçıdır. Nazi soykırımından sağ olarak kurtulan kişiler-
den biri olan Alexander Kimel, "Nazi Terörü" başlıklı makalesinde, sosyal Darwinizm ve Nazi bağlantı-
sını vurgular ve sosyal Darwinizm'e inanan Nazilerin, insanlara nasıl olup da acımadan hayvan muame-
lesi yapabildiklerini şöyle açıklar:
Nazizm, sosyal Darwinizm'i kabul ederek insanları hayvanlarla eşit hale getirdi, ellerindeki bireysel seçim
yapma özgürlüğünü, kendileri için düşünebilme yeteneğini aldı. Acımasızlık, terör, yalan ve insanın insan
tarafından acımasızca istismar edilmesi bir davranış normu haline geldi. Eğer insanları hayvanlar gibi aynı
doğal seleksiyon kanunları yönetiyorsa, insanın bilincindeki ilahi kıvılcım alındığında insanlara hayvanlar
gibi davranılabilir: Suni olarak üretilebilir ve büyükbaş hayvanlar gibi muamele görebilirler. Örneğin savaş
ve savaşın umursamaz idaresi çok büyük kayıplar getirmişti. Hitler ise, durumu kayıpları engelleyerek de-
ğil, üreme metodlarını geliştirerek düzeltmeye çalışmıştı. Ausschwitz'de (Nazi Doktoru) Mengele, ikizler
üzerinde, onları öldürerek, kesip biçerek, üreme metodlarının nasıl geliştirileceğine, Alman kadınlarının do-
ğum randımanının nasıl iki katına çıkartılabileceğine dair "bilimsel" deneyler yürüttü. Almanlar üreyen hay-
vanlar gibi görüldü, S.S. onların çobanları ve Führerleri de eğitici efendileri idi. Almanlar ödül kazanmış bü-
yükbaş hayvanlar, diğer uluslar sıradan büyükbaş hayvanlar ve Yahudiler ise zararlı böcekler olarak kabul
edilmiş ve öyle muamele görmüşlerdir.. 84
Nazilerin asırlar boyunca örneği görülmemiş bir soykırım gerçekleştirirken temel aldıkları sapkın
bakış açısı buydu. Hitler'in savunduğu "üstün ırk" aldatmacası, bir biyolojik "tür"ün içinde yer alan
grupların eşitsizliği yalanına dayanıyordu. Yani Hitler'e ve taraftarlarına göre, bazı türler evrimde iler-
lemiş ama bu türler içindeki bazı bireyler veya gruplar geri kalmışlardı. Irkçılığın zeminini oluşturan bu
sapkın iddia Darwin'in teorisinin en temel noktalarından biriydi.
Prof. Karl A. Schleunes, Ausschwitz hakkındaki kitabında Darwin'in teorisinin, ırkçılığa sözde bi-
limsel bir destek sağladığını şöyle kabul eder:
Adnan Oktar 619