Page 669 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 669

Harun Yahya






             mesinin ana nedenlerinden biri, tüm ahlaki değerlerin ortadan kalktığı bir dün-
             ya özlemidir. Eğer insan, Darwinizm'in iddia ettiği gibi bir hayvan türü ise, ki
             bu hiçbir şekilde doğru değildir, o zaman ahlaki hiçbir değerin hatta ahlak
             kavramının dahi insanlar için bir önemi kalmamaktadır. Bunun bir topluma

             vereceği zararın boyutları ise tahmin edilenin ötesinde olabilir. İşte bu ne-
             denle, tüm insanlık Darwinizm'e ve bu bilim sahtekarlığının aldatmacala-
             rına karşı son derece dikkatli olmalıdır.
                 Darwinizm, sözde insanların hayvanlardan farksız olduklarını öne sür-

             düğünde, bunu sadece fiziksel ve biyolojik anlamda iddia etmemekte, insan
             ve hayvan davranışlarının da birbirinden farksız olduğunu kabul ettirmeye
             çalışmaktadır. Bu durumda insana sözde hayvan atalarından miras kaldığı iddi-
             a edilen şiddet, saldırganlık, bencillik, acımasız rekabet, tecavüz, homoseksüellik

             gibi kötü özellik ve davranışlar, insan için adeta "doğal davranışlar" statüsüne getiril-
             mektedir. Örneğin evrimci bilim adamı J. P. Darlington şöyle demektedir:                                Sosyal Darwinist felsefe ne-
                                                                                                                     deniyle ma¤dur halk›n yafla-
                 Birinci nokta; bencillik ve şiddet doğuştandır, en uzak atalarımızdan bize miras kalmış-
                                                                                                                       d›klar›na bir örnek. Günü-
                 tır. O zaman şiddet insanlar için doğaldır; evrimin bir ürünüdür.      172                          müzde yaflanan terör olayla-
                 Bu durumda insanların her türlü suçu işlemesi normal karşılanmakta, suç işle-                         r› da Darwinist ahlak›n bir
                                                                                                                       sonucudur. Ruh sahibi in-
             mek mazur görülmekte, hatta çoğu zaman cezalandırılmaması gerektiği iddia edil-
                                                                                                                      sanlar› hayvanlarla efl tutan
             mektedir. Gould, Ever Since Darwin (Darwin'den Bu Yana) adlı kitabında, kriminolo-                        Darwinizm, insanl›¤a kan,
             ji uzmanı İtalyan profesör Cesare Lombroso ile başlayan bu görüş için şöyle der:                       ac› ve gözyafl›ndan baflka bir
                                                                                                                               fley getirmemifltir.
                 Suçluluğa ilişkin biyolojik kuramlar pek yeni sayılmazdı, ama Cesare Lombroso (İtal-
                 yan bir hekim) bu tartışmaya yepyeni, evrimsel bir yön verdi. Doğuştan suçlular sade-
                 ce zihinsel dengesi bozuk ya da hasta değillerdi; daha önceki bir evrimsel aşamaya geri düşmüş, sözcüğün
                 tam anlamıyla soya çekmişlerdi. İlkel ve maymunsu atalarımızın kalıtsal özellikleri genetik repertuarımızda
                 korunur. Bazı bireyler normalden çok fazla atasal özelliğe sahip olarak doğar. Davranışları geçmişin bazı ya-

                 banıl toplumları için uygun olsa bile, bugün bu davranışlara suç diyoruz. Doğuştan suçluya acıyabiliriz çün-
                 kü kendine hakim olamaz.      173
                 Lombroso'nun fikrini açıklayan evrimci Gould'un ifadelerinde açıkça görüldüğü gibi, suç işlemek

             tamamen insanın iradesi dışında olan, insanlara sözde hayvan atalarından miras bir davranış gibi kabul
             edilmektedir. Oysa bu gerçek dışı bir iddiadır. Allah her insanı, kendisine sürekli kötülüğü emreden nef-
             si ve o kötülükten korunup sakınmasını, iyilikte bulunmasını emreden vicdanı ile birlikte yaratmıştır.
             Ayetlerde şöyle buyurulmuştur:

                 Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve
                 ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu
                 (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. (Şems Suresi, 7-10)

                 Dolayısıyla her insan, yaptığı hareketin iyi mi kötü mü, davranışının güzel mi çirkin mi olduğunun
             bilincindedir. Ve her insan kötü olandan sakınmak, iyi olanı yapmakla sorumludur. İyilikte bulunan in-
             sanlar güzel tavırlarının karşılığını en güzel şekilde alacakları gibi, kötülükte bulunanlar da yaptıkları

             kötülüğün cezasını mutlaka çekeceklerdir. Her türlü suçu ve ahlaksızlığı meşru gösteren evrim teorisi
             ise, insanları hem dünyada hem de ahirette büyük bir felaketin içine sürüklemektedir.
                 İnsan hayvan değildir. İnsan, Allah'ın kendisine ruhundan üflediği, akla, iradeye, vicdana, sağduyu-
             ya, doğruyu yanlıştan ayırma anlayışına sahip, düşünebilen, karar verebilen, yargılayabilen, ceza ve

             mükafat verebilen, yaşadıklarından ders çıkarabilen, Allah'ın imtihan ettiği bir varlıktır. Bu özelliklerin
             hiçbiri diğer canlılarda bulunmamaktadır ve bulunamaz da. Çünkü bunlar insanın fiziksel yapısı ile,
             genleri ile ilgili özellikleri değildir. Tüm bunlar insanın ruhuna ait özelliklerdir.
                 Öyleyse, ruh ve akıl sahibi olan insan bu gerçeği hissetmeli, ona göre onurlu, iradeli ve vicdanına

             uygun bir yaşam sürmelidir.








                                                                                                                          Adnan Oktar    667
   664   665   666   667   668   669   670   671   672   673   674