Page 58 - Yaşamın ve Evrenin Kökeni Konferansı
P. 58
Hayatın ve Evrenin Kökeni Konferansı
Eskiden ateist olan felsefeci Anthony Flew ölümünden önce Allah’a
inanmıştır. Halbuki Flew bundan önce ateizmin en ateşli savunucularından
biriydi. Vefatından kısa bir süre önce düşüncelerini şöyle ifade etti:
“Yaşadığımız deneyimler bize ihtiyacımız olan tüm delilleri sunuyor,
herhangi bir nedenle ateist olmanın tek nedeni kasıtlı olarak ‘görmeyi’
reddetmektir.”
Bunun tam aksine DNA’nın çift sarmallı yapısını keşfedenlerden biri
olan Francis Crick ise natüralist evrimci bakış açısı nedeniyle, “Biyologların
sürekli olarak akıllarında tutmaları gereken gördüklerinin bir tasarımın
eseri olmadığı, fakat evrimleştiği olmalıdır” diye bir açıklama getirmeye
çalışmıştır.
Crick’in bu taraflı yorumu yapmasının tek edeni natüralist paradigmaya
ölümüne bağlı olmasıdır, bu nedenle Francis Crick DNA hakkındaki
delilleri açık görüşlülükle, tarafsız olarak inceleyememektedir.
Sonuç olarak Hıristiyan inancına uygun ve yaratılışı doğrulayan bir
paradigma, bilim açısından Darwinist veya natüralist bir paradigmadan
kesinlikle çok daha doğrudur. Çünkü Hıristiyan paradigmasına ve Allah
inancını doğrulayan paradigmaya göre doğa kanunları bizim inceleyebi-
leceğimiz bir düzeni tekrar ederler. Dünyanın nasıl var olduğunu bilebilmek
için onu gözlemlemek zorundayız. Meslektaşımın açılış konuşmasında
belirttiği gibi doğa Allah’ın güvenilir bir ayetidir. Kutsal metinler bizlere
Allah’ın varlığının delillerini doğada gösterdiğini açıklar.
Allah, bilinmeyi ister. Kutsal Kitaplar yine bizlere Hz. İsa’nın sözleriyle
gerçeğe ulaşılabileceğini öğretir ki bu, tüm samimiyetimizle kalbimizle
doğruları ararsak onu bulacağız demektir. Allah varlığının bilinmesini
diliyor ve açık fikirli, tevazu içindeki herkese varlığının delillerini gösteriyor.
Bu hakikati doğada, Kutsal Kitaplarda ve İsa Mesih’in şahsında görebiliyoruz.
Bu nedenle arayanlar, her şeyin bir Yaratıcısı olduğunu görecekler.
Allah’a şükürler olsun!