Page 13 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 13
16 LEM’ALAR
küllî ve daimî ve haklı ve hakikatlı, kalli, halli, Bekaya dair gayet kuvvetli
Duasını kabul etmesin? Hâşâ, yüzbin defa hâşâ. Kabul etmemek mümkün
değildir. Hem Hikmet ve Adaletine ve Rahmet ve Kudretine hiçbir cihetle
yakışmaz. Madem insan Bekaya âşıktır, elbette bütün Kemalâtı, Lezzetleri,
Bekaya tabidir. Ve madem Beka, Bâki-i Zülcelal'e mahsustur ve madem
Bâki'nin Esması bâkiyedir ve madem Bâki'nin âyineleri Bâki'nin rengini,
hükmünü alır ve bir nevi Bekaya mazhar olur. Elbette insana en lâzım iş, en
mühim Vazife; o Bâki'ye karşı alâka peyda etmektir ve Esmasına yapış-
maktır. Çünki Bâki yoluna sarfolunan herşey, bir nevi Bekaya mazhar olur.
İşte o ikinci ۪قابْلا تنَا ا ۪ قاب اي Cümlesi bu Hakikatı ifade ediyor. İnsanın
َ
َ ْ
َ َ
hadsiz manevî yaralarını tedavi etmekle beraber, fıtratındaki gayet şiddetli
Arzu-yu Bekayı onunla tatmin ediyor.
ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Şu dünyada zamanın, fena ve zeval-i eşyadaki
tesiratı gayet muhteliftir. Ve mevcudat ise mütedâhil daireler gibi birbiri
içinde iken, hükümleri zeval noktasında ayrı ayrı oluyor. Nasılki saatin
saniyelerini sayan dairesi, dakikayı ve saati ve günleri sayan daireleri zahiren
birbirine benzer, fakat sür'atte birbirine muhaliftir. Öyle de: İnsandaki cisim,
nefis, Kalb, Ruh daireleri öyle mütefavittir. Meselâ: Cismin Bekası, Hayatı,
Vücudu; bulunduğu bir gün, belki bir saat olduğu ve mazi ve müstakbeli
madum ve meyyit bulunduğu halde, Kalbin hazır günden çok gün evvel, çok
gün sonraki zamana kadar Daire-i Vücudu ve Hayatı geniştir. Ruhun hazır
günden seneler evvel ve seneler sonraki bir Daire-i Azîme, Daire-i Hayatına
ve Vücuduna dâhildir.
İşte bu istidada binaen Hayat-ı Kalbî ve Ruhîye medar olan Marifet-i
İlahiye ve Muhabbet-i Rabbaniye ve Ubudiyet-i Sübhaniye ve Marziyat-ı
Rahmaniye cihetiyle bu dünyadaki fâni ömür, bâki bir ömrü tazammun eder
ve ebedî ve bâki bir ömrü intac eder ve bâki ve lâyemut bir ömür hükmüne
geçer. Evet Bâki-i Hakikî'nin Muhabbet, Marifet, Rızası yolunda bir saniye,
bir senedir. Eğer Onun yolunda olmazsa, bir sene bir saniyedir. Belki Onun
yolunda bir saniye, lâyemuttur, çok senelerdir. Ve dünya cihetinde ehl-i
gafletin yüz senesi, bir saniye hükmüne geçer. Meşhur böyle bir söz var
ى
ى
ى
ى
ki: ةنس ىلاصىوْلا ُةنس و ةنس قارفْلا ُةنس yani: "Firakın bir saniyesi, bir sene
َ
َ
َ
َ
َ
َ َ
َ
َ
kadar uzundur ve visalin bir senesi, bir saniye kadar kısadır." Ben bu
fıkranın bütün bütün aksine diyorum ki: Visal, yani Bâki-i Zülcelal'in Rızası
Dairesinde livechillah bir saniye visal, değil yalnız böyle bir sene, belki
daimî bir pencere-i visaldir.