Page 61 - Risale-i Nur - Sözler
P. 61

ONUNCU SÖZ                                                                                                                            63


           vardır. Hem, hatıra gelmesin ki: Kısacık bir ömürde nasıl ebedî bir azaba
           müstehak  olur?  Zira  küfür;  şu  Mektubat-ı  Samedâniyye  derecesinde  ve
           kıymetinde  olan  Kâinatı;  mânasız,  gayesiz  bir  derekeye  düşürdüğü  için,
           bütün  Kâinata  karşı  bir  tahkir  olduğu  gibi,  bu  mevcûdâtta  Cilveleri,
           Nakışları  görünen  bütün  Esmâ-i  Kudsiyye-i  İlâhiyyeyi  inkâr  ile  red  ve
           Cenab-ı  Hakk'ın  Hakkaniyet  ve  Sıdkını  gösteren  gayr-i  mütenahî  bütün
           delillerini  tekzib  olduğundan  nihayetsiz  bir  cinayettir.  Nihayetsiz  cinayet
           ise, nihayetsiz azâbı îcab eder...

             DÖRDÜNCÜ  İŞARET:  Nasılki,  hikâyede  Oniki  Sûretle  gördük  ki:
           Hiçbir  cihetle  mümkün  değil;  öyle  bir  Pâdişahın,  öyle  muvakkat
           misâfirhane  gibi  bir  memleketi  bulunsun  da,  müstekar  ve  Haşmetine
           mazhar  ve  Saltanat-ı  Uzmâsına  medar  diğer  daimî  bir  memleketi
           bulunmasın...  Öyle  de,  hiçbir  vecihle  mümkün  değil  ki:  Bu  fâni  Âlemin
           bâki  Hâlık'ı,  bunu  Îcad  etsin  de,  bâki  bir  Âlemi  Îcad  etmesin?  Hem
           mümkün değil: Şu bedi' ve zâil Kâinatın Sermedî Sânii bunu Halk etsin de,
           müstekar ve daimî diğer bir Kâinatı Îcad etmesin? Hem mümkün değil: Bu
           meşher ve meydan-ı imtihan ve tarla hükmünde olan dünyanın Hakîm ve
           Kadîr  ve  Rahîm  olan  Fâtır'ı  onu  yaratsın,  onun  bütün  gayelerine  mazhar
           olan  Dâr-ı  Âhireti  Halk  etmesin?  Bu  Hakikata  ’’Oniki’’  kapı  ile  girilir.
           ’’ONİKİ HAKİKAT’’ ile o kapılar açılır. En kısa ve basitten başlarız:


             BİRİNCİ HAKİKAT: Bâb-ı Rubûbiyyet ve Saltanattır ki, İsm-i
                                                    Rabb'in Cilvesidir.

             Hiç  mümkün  müdür  ki:  Şe'n-i  Rubûbiyyet  ve  Saltanat-ı  Ulûhiyyet,
           bâhusus böyle bir Kâinatı, Kemalâtını göstermek için gayet âli gayeler ve
           yüksek maksadlar ile Îcad etsin, O’nun gayât ve makasıdına karşı, Îman ve
           Ubûdiyyetle  mukabele  eden  Mü’minlere  mükâfatı  bulunmasın.  Ve  o
           makasıdı red ve tahkir ile mukabele eden ehl-i dalâlete mücâzat etmesin...


             İKİNCİ HAKİKAT: Bâb-ı Kerem ve Rahmettir ki, Kerîm ve
                                                 Rahîm İsminin Cilvesidir.

             Hiç  mümkün  müdür  ki:  Gösterdiği  âsâr  ile  nihayetsiz  bir  Kerem  ve
           nihayetsiz  bir  Rahmet  ve  nihayetsiz  bir  İzzet  ve  nihayetsiz  bir  Gayret
           Sahibi olan şu Âlemin Rabbi; Kerem ve Rahmetine lâyık mükâfat, İzzet ve
           gayretine   şayeste   mücâzatta   bulunmasın.   Evet,   şu   dünya   gidişatına
   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66