Page 653 - Risale-i Nur - Sözler
P. 653
OTUZÜÇÜNCÜ SÖZ 655
ve lâyık bir vakitte onlara veriliyor, imdada yetiştiriliyor. Halbuki o hadsiz
maksudların en küçüğüne o muhtaçların kudreti yetişmez, elleri ulaşmaz.
Sen kendine bak: Zahirî ve bâtınî hasselerin ve onların levazımatı gibi elin
yetişmediği ne kadar eşyaya muhtaçsın. Bütün Zîhayatları kendine kıyas et.
İşte bütün onlar, birer birer, Vücud-u Vâcib'e şehadet ve Vahdetine işaret
ettikleri gibi, heyet-i mecmuasıyla, güneşin ziyası güneşi gösterdiği gibi, o
hal ve bu keyfiyet, Perde-i Gayb arkasında bir Vâcib-ül Vücud'u, bir Vâhid-
i Ehad'i, hem gayet Kerim, Rahîm, Mürebbi, Müdebbir Ünvanları içinde
Akla gösterir.
Şimdi ey münkir-i cahil ve ey fâsık-ı gafil! Bu Faaliyet-i Hakîmaneyi,
Basîraneyi, Rahîmaneyi ne ile izah edebilirsin? Sağır tabiatla mı, kör
kuvvetle mi, sersem tesadüfle mi, âciz camid esbabla mı izah edebilirsin!..
İkinci Pencere
Eşya, Vücud ve teşahhusatlarında, nihayetsiz imkânat yolları içinde
mütereddid, mütehayyir, şekilsiz bir surette iken, birdenbire gayet munta-
zam, hakîmane öyle bir teşahhus-u vechî veriliyor ki; meselâ herbir İnsanın
yüzünde, bütün ebna-yı cinsinden herbirisine karşı birer alâmet-i fârika, o
küçük yüzde bulunduğu ve zahir ve bâtın duygularıyla Kemal-i Hikmetle
teçhiz edildiği cihetle, o yüz gayet parlak bir Sikke-i Ehadiyet olduğunu isbat
eder. Herbir yüz, yüzer cihetle bir Sâni'-i Hakîm'in Vücuduna şehadet ve
Vahdetine işaret ettikleri gibi, bütün yüzlerin heyet-i mecmuasıyla izhar
ettikleri o sikke, bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem olduğunu Akıl
gözüne gösterir.
Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklid olmayan şu Sikkeleri ve mecmu-
undaki parlak Sikke-i Samediyeti hangi tezgâha havale edebilirsin!..
Üçüncü Pencere
Zeminin yüzünde dörtyüzbin muhtelif taifeden (Hâşiye) ibaret olan
------------------
(Hâşiye): Hattâ o taifelerden bir kısım var ki; bir senedeki efradı, Zaman-ı Âdem'den
Kıyamete kadar Vücuda gelen bütün İnsan efradından ziyadedir...