Page 81 - Risale-i Nur - Sözler
P. 81

ONUNCU SÖZ                                                                                                                            83


           ise,  acizden  münezzeh  ve  mukaddestir.  Şahidler,  Muhbirler  ise;  meslek-
           lerinde, meşreblerinde ve mezheblerinde muhtelif oldukları halde Kemâl-i
           İttifak ile şu mes'elenin Esasında müttehiddirler. Kesretçe tevâtür derece-
           sindedirler.  Keyfiyetçe  İcmâ  kuvvetindedirler.  Mevkice  herbiri  nev'-i
           beşerin bir yıldızı, bir tâifenin Gözü, bir milletin Azizidirler. Ehemmiyetçe
           şu  mes'elede  hem  Ehl-i  İhtisas,  hem  Ehl-i  İsbattırlar.  Halbuki  bir  fende
           veya  bir  san'atta  iki  Ehl-i  İhtisas,  binler  başkalardan  müreccahtırlar  ve
           ihbarda iki müsbit, binler nâfîlere tercih edilir. Meselâ Ramazan Hilâlinin
           sübûtunu ihbar eden iki adam, binler münkirlerin inkârlarını hiçe atarlar.

             Elhâsıl, dünyada bundan daha doğru bir haber, daha sağlam bir dâva,
           daha  zâhir  bir  Hakikat  olamaz..  Demek,  şübhesiz  dünya  bir  mezraadır.
           Mahşer  ise  bir  beyderdir,  harmandır.  Cennet,  Cehennem  ise  birer  mah-
           zendir.

             ONUNCU HAKİKAT: Bâb-ı Hikmet, İnayet, Rahmet, Adâlettir.
                                                    İsm-i Hakîm, Kerîm, Âdil, Rahîm'in Cilve-
                                                    sidir.

             Hiç  mümkün  müdür  ki:  Şu  bekasız  misafirhane-i  dünyada  ve  şu
           devamsız  meydân-ı  imtihanda  ve  şu  sebatsız  teşhirgâh-ı  arzda  bu  derece
           bâhir bir Hikmet, bu derece zâhir bir İnayet ve bu derece kahir bir Adâlet
           ve  bu  derece  vâsi’  bir  Merhametin  âsârını  gösteren  Mâlik-ül-Mülk-i
           Zülcelâl'in  daire-i  memleketinde  ve  Âlem-i  Mülk  ve  Melekûtunda  daimî
           meskenler, ebedî sâkinler, bâki makamlar, mukîm mahlûklar bulunmayıp
           şu  görünen  Hikmet,  İnayet,  Adâlet,  Merhametin  Hakikatları  hiçe  insin?..
           Hem, hiç kabil midir ki: O Zât-ı Hakîm, şu İnsanı bütün mahlûkat içinde
           kendine küllî Muhâtab ve câmi bir Âyine yapıp bütün Hazâin-i Rahmetinin
           müştemilâtını  ona  tattırsın,  hem  tarttırsın,  hem  tanıttırsın,  kendini  bütün
           Esmâsıyla ona bildirsin, onu sevsin ve sevdirsin.. sonra o bîçâre İnsanı o
           ebedî Memleketine göndermesin? O daimî Saadetgâha dâvet edip mes'ud
           etmesin? Hem, hiç mâkul mudur ki: Hattâ çekirdek
             ---------------------------------------------------------------------------------------
             bütün Kâinata karşı bir tahkir ve mevcûdat âyinelerinde Cilve-i Esmayı inkâr olduğundan;
           bütün  Esmâ-yı  İlâhiyyeye  karşı  bir  tezyif  ve  mevcûdâtın  Vahdâniyete  olan  şehadetlerini
           reddettiğinden; bütün mahlûkata karşı bir tekzib olduğundan; istidad-ı insânîyi öyle ifsad eder
           ki: Salâh ve Hayrı kabûle liyâkatı kalmaz. Hem, bir zulm-ü azîmdir ki: Umum mahlûkatın ve
           bütün Esmâ-i İlâhiyyenin hukukuna bir tecâvüzdür. İşte şu hukukun muhafazası ve nefs-i kâfir
                                                                       ِ
                                                                   ِ
            hayra kabiliyyetsizliği; küfrün adem-i afvını iktiza eder.   ي ۪ ظعَم  َ مْل َ ٌ    َ نظ لَ  كرشلا َ َ نا şu mânayı
                                                                      َّ
                                                      ٌ
                                                                  ْ ِّ
           ifade eder.
   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86