Page 220 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 220
222 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
Bu yakınlarda Üstadımızın yanına ehemmiyetli iki miralay (ikisi
de jandarma kumandanlarından), bir de ehemmiyetli bir meb'us (partinin
müfettişlerinden) Üstad'ın yanına geldiler. Uzun bir sohbetten sonra, üçü
de Kemal-i Teslimiyetle, Üstad'a dostluğa karar verdiler. Ve birisi
şimdiden Risale-i Nur Talebesi olmuş. O meb'us (müfettiş-i umumî), Eski
Said'in dostu imiş. Gittikten sonra haber aldık ki; bu zâtın vasıtasıyla eski
dâhiliye vekili ve şimdi partinin kâtib-i umumîsi olan Hilmi Bey, bilhassa
hususî olarak Üstad'ın ziyaretine gelecek ve dostane bir surette görüşecek.
Onun için Üstad da size gönderdiğimiz bu sureti aynen onun eline vermek,
o mevzuda konuşmak için Kaleme alınmış. Daha o gelmeden bera-yı
malûmat size göndermeye Üstad bize izin verdi.
Hem Re'fet Bey'in mübarek mahdumu Hüsnü'nün küçük
Risalesinin âhirine Duasını yazdı, onu da leffen gönderiyoruz. Cenab-ı
Hakk'a hadsiz şükür olsun ki; hem Nurcu, hem ciddî dost, hem
mütedeyyin bir kaymakam, şimdi buraya kaymakam olmuş. Eskide size
gönderilen "Dâhiliye Vekili ile bir hasbihal" namındaki parçayı dahi
gönderiyoruz. Onu da Üstad ona okuyacak.
* * *
Kahraman Nazif'in ve Yakub Cemal'in, şimal-i garbîde üç devletin
Kur'anı kabul etmesi Zülfikar'ın İntişarına Tevafuku; ve geçen sene,
Zülfikar çıkarsa, dâhilen ve haricen büyük Fütuhata vesile olacak
hükmünü tasdik etmesi büyük bir Fâl-i Hayırdır diye biz de o iki
Kardeşimizin kanaatına iştirak ediyoruz. Bu fırtınalı ve ilhadlı asırda, biri
gizli Alman, üçü aşikâr devletlerin, beşerin bu asırda Kur'ana şiddet-i
ihtiyacını hissetmesi ve bilfiil kabul etmesi büyük bir Hâdise-i
Kur'aniyedir. Değil üç devlet, belki yalnız on meşhur adam, on feylesof
dahi -birden- uzak memleketlerde Kur'anı tasdik etmesi, bizlere ve Âlem-i
İslâm'a büyük bir müjde ve Avam-ı Ehl-i İmana büyük bir kuvve-i
maneviye temin eder.
* * *
Risale-i Nur'un “Yirmidokuzuncu Mektub”unda “Hücumat-ı
Sitte” ve Zeyli ve “İşarat-ı Seb’a” ve “Telvihat-ı Tis'a” gibi Risalelerin
Rumuzat-ı Kur'aniye ve Tevafukat-ı Nuriyeye karışık bir surette
bulunmasının Hikmeti, mahkemeler ve ehl-i vukufun susturulmasına ve
bizi onlarla mes'ul etmemesine bir vesile olmaktı. Güya o Rumuzat, o
derin ince mes'eleler, lisan-ı hal ile onlara demiş: "İnsaf