Page 29 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 29

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-I                                                                                         31


           postahanelere,  bana  aid  Mektubların  müsaderesi  için  resmen  emir
           verilmesi gösteriyor ki, Şeyh Said ve Menemen hâdisesinin on misli bir
           hâdiseyi  evhamla  düşünmüşler.  Habbeyi  kubbe  söylemişler  ki,  böyle
           bir  vaziyet  alıyorlar.  Benim  eski  hayatımı  zannedip,  ihanetle  hiddete
           gelecek tahmin  etmişler. Bilakis  aldandılar.  Biz, bütün kuvvetimizle
           anarşiliğe  bir  Sedd-i  Zülkarneyn  gibi  bir  Sedd-i  Kur'anî  tesisine
           çalışıyoruz.  Bize  ilişenler,  anarşilik  ve  belki  komünistliğe  zemin
           ihzar ediyorlar.

                  Evet  eğer  eski  hayatım  gibi,  İzzet-i  İlmiyeyi  muhafaza  etmek
           için hiçbir hakareti kabul etmemek olsaydı ve Vazife-i Hakikiyesi, sırf
           Âhiret ve ölümün i'dam-ı ebedîsinden Müslümanları kurtarmak vazifesi
           olmasaydı  ve  bana  ilişenler  gibi  sırf  dünyaya  ve  menfî  siyasete
           çalışmak  olsaydı,  on  Menemen,  on  Şeyh  Said  Hâdisesi  gibi  bir
           hâdiseye, o anarşilik hesabına çalışanlar sebebiyet vereceklerdi.

                  Hem  üç  mahkeme  ve  yirmi  senede  kaç  vilayetin  zabıtaları,
           kıyafetime kanunca ilişmedikleri ve mazuriyetim ve inzivama binaen,
           tebdil-i kıyafetime hiçbir ihtar olmadığı halde, böyle keyfî, kanunsuz,
           cebren, ahali içinde başıma şapkayı giydirmeye çalışmak, kırk seneden
           beri bu vatanda, hususan İman-ı Tahkikî Dersinde Kardeşane alâkadar
           olan  yüzbinler  adam,  pek  büyük  bir  heyecan  içinde  zemini  hiddete
           getirip, emsalsiz ağlamağa vesile olacaktı.

                  Zâten  ecnebi  parmağıyla,  güya  hakkımda  teveccüh-ü  ammeyi
           kırmak  fikriyle  damarlarıma  dokunacak  kanunsuz  muamelelerin
           mezkûr maksad için yapıldığına, çok emarelerle kat'î kanaatımız geldi.
           Fakat  Cenab-ı  Hakk'a  hadsiz  şükür  olsun  ki;  benim  gibi  kabir
           kapısında,  alâkasız,  dünyadan  usanmış,  hürmetten,  teveccüh-ü
           âmmeden kaçmış ve şân ü şeref ve hodfüruşluk gibi riyakârlıklara
           hiçbir  meyli  kalmamış  bir  vaziyette  iken,  bunların  bana  karşı
           kanunsuz  ihanetlerinin  hiçbir  ehemmiyeti  kalmadı;  Cenab-ı
           Hakk'a  havale  ediyorum.  Bana  lüzumsuz  evham  yüzünden  eziyet
           edenlerin  yakında  ölümle  i'dam-ı  ebediyeye  giriftar  olacaklarını
           düşünüp,  Hakikaten  acıyorum.  Ya  Rabbî,  onların  İmanını  Risale-i
           Nur'la kurtar! İ'dam-ı ebedîden, Sırr-ı Kur'anla terhis tezkeresine
           çevir! Ben de onlara hakkımı helâl ediyorum!..

                                                                   Said   Nursî
                                          *  *  *
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34