Page 350 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 350

ِ
                                                  ِ
                                     ُ َ  ا   هن    حبس     همساب
                                                ْ
                                        َ ْ ُ
                    [Seyyid  Sâlih'in  Mektubundan  bir  parçadır.]

                 Bu sene onbeş Talebe birlikte Hicaz'a gidecekler. Hicaz'da olan
          masraflarını da Hicaz almayacak. Kendilerine düşen masraf çok az bir
          şey  olacak.  Dönüşlerinde  Sâlih  ile  bir-iki  arkadaşı,  İran  ve  diğer
          hükûmetleri  gezdikten  sonra  Pakistan'a  İslâm  Gençlik  Konferansı'na
          a'za olarak gidecekler. Belki bunların yol masrafını hükûmet verecek.
          Bu hususta emirlerinizi intizar ediyoruz.

                 Ali  Ekber  Şah'ı,  Said  Ramazan'ı,  Abdurrahîm  Zapsu  görmüş;
          Pakistan'da  çok  hürmet  etmişler.  Üstadımız  yerine  ellerini  öptüler,
          Duanızı rica etmişler.

                                                                  Seyyid  Sâlih

                                         *  *  *

                                                                        ِ
                                                                           ِ
              م ا  ِ   ئاد  ا      َا   دب    هتاَكرب       و  ِ   للّا    ة   محر و     مُك   يَلع مَلا   سلَا            ه   ناحبس     هم   ساب
            ً  َ  ً َ  ُ ُ        ُ ٰ َ َ َ  َ ْ َ  ْ َ  ْ َ  َّ ُ  ُ  َ َ ْ ُ  ْ
                 Evvelâ:  İstifsar-ı  hatırla  el  ve  ayaklarınızdan  öper,  sıhhat  ve
          âfiyetinizi Cenab-ı Hak'tan dilerim ve ziyade muhtaç olduğum Duanızı
          beklerim Efendim.

                 Sâniyen:  Bura  için  merak  edecek  hiç  bir  şey  kalmadı.  5
          Mart'taki merak 18 Nisan'da ferah buldu. Polis dairesi Nur dairesi oldu.
          Tarsus savcısı tedkik edip "Bu Kitabları geriye verin", o vakit demişti.
          Komiser  Bey  bana  "Git,  Mersin'dekilerini  de  al,  gel,  hepsini  bir
          verelim"  diye  beni  Mersin'e  gönderdi.  Mersin  Emniyeti  "Biz  senin
          Kitablarını  Ankara'ya  gönderdik,  gelirse  veririz,  gelmezse  burada
          Kitabın yok" dedi. Döndüm tekrar Tarsus komiserine geldim. Komiser
          Bey  boynunu  bükerek:  "Hoca,  biz  emirkuluyuz,  gücenme,  kusura
          bakma. Biz senin Kitablarını emirsiz veremeyiz." cevabında bulundu.
          18 Nisan'da "Kitabların gelmiş. Git, al da gel" dediler. Hemen gittim.
          Zülfikar,  Sikke-i  Tasdik,  Tılsım,  Afyon  Müdafaanızı,  Hülâsa  bu  beş
          Kitablarımızın  Ankara'ya  varıp  geldiğini,  dışındaki  sarılı  kâğıttan
          anladım.
   345   346   347   348   349   350   351   352   353   354   355