Page 265 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 265

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    267


           gibi hâdisesini, hariç valiler kubbe yaparak; buranın hem adliye, hem
           zabıta, hem vilayete şifrelerle Risale-i Nur aleyhine sevkedildiği aynı
           zamanda,  iki  saat  evvel  Mu'cizat-ı  Ahmediye  İstanbul'dan  koşup
           imdada  gelmiş.  Masada  iken,  Yirmidokuzuncu  Söz  ve  Kerametli
           İşarat-ül  İ'caz  Tosya  kasabasından  imdada  gelmiş  gibi  aynı  vakitte
           yaldızlı cildleriyle masa üzerinde dururken, onların müsadere endişesi
           ve elliden ziyade sair Risalelerin de Namazsız ellerin zabtına geçmek
           ihtimali  ve  şiddetli  hastalığın  konuşturmamak  vaziyetiyle  beraber;
           Risale-i Nur'un o üç Kerametli Risaleleri, öyle hârika bir Himayet ve
           muhafazaya vesile ve o zehirlendirmeye panzehir ve tiryak oldu ki, bu
           hale  muttali  olan  bizler  şimdi  de  hayretteyiz.  Güya  hiçbir  hastalık
           yokmuş gibi, gayet kuvvetli, hem şiddetli tokatlar vurarak o düşmanlık
           vaziyeti dostluğa çevrildi.

                  Hem adliyenin büyük memurları ve taharri komiserleri, şiddetli
           taharri  ve  müsadere  için  geldikleri  halde;  elliden  ziyade  Kitablardan
           hiçbirine  el  uzatmadan,  yalnız  o  Risalelerin  Kerametlerini  kısmen
           dinleyerek onların manevî himayeti altında Risaleler muhafaza edildi.
           Yalnız  Müdafaat  ve  Onaltıncı  Mektub  ve  Ramazaniye  Risalesi'ni
           mütalaa etmek için biz verdik. Üçüncü günde, daha şiddetli arama ve
           taharri etmek, zabıtanın siyasî komiseri bir taharri komiseriyle geldiği
           vakitten  iki-üç  saat  evvel,  üç  Kerametli  Risalelerin  kumandasında
           bütün Risaleler kendilerini ellere vermemek için ortada görünmediler.
           Bütün  iki  saat  o  taharri  neticesinde,  Ankara'dan  gelen  bir  Ramazan
           tebrikiyle,  bir  Ramazaniye  Risalesini  elde  ettiler.  Mütalaadan  sonra
           iade etmek va'diyle aldılar. Bütün bu hâlât, yüksekte duran Mu'cizatlı
           Kur'an-ı Azîmüşşan ile beraber, i'cazlı Hizb-i Kur'anî'nin nüshaları
           ve  Hizb-i  Nurî'nin  Risaleleri  bu  hârika  vaziyeti  gösterdiler.  Cenab-ı
           Hakk'a  onların  hurufatı  adedince  ve  Şehr-i  Ramazan'ın  dakikalarının
           âşireleri sayısınca hamd ü sena ediyoruz.
                                      لاح  ِ ِ  ِّ َ  ِ َٓ  ِ ِ ٰ َ  ِ ِ للّ ِ ِ ع ٰ ل ِ ِلسك  ِ دمحْلَا
                                                 س ْ َ

           Hem  hastalıktan  gelen  teessür  ve  Âtıf'ın  hâdisesiyle  Kalbime  gelen
           teellüm  ve  onlara  acımak  ve  Isparta'ya  sirayet  etmek  endişesinden
           neş'et eden sıkıntı ve bu mübarek şehirde Risale-i Nur'un  ِرونتِارس
                                                                               ِ
                                                                      ت
                                                                      ِ
                                                                        َ َّ َ َ
                                                                      ْ
                                                                             ًّ
           perdesi altına girmesi ve üçüncü günde o iki taharriden sonra, akşama
           kadar gelen ve gidenlerin mütemadiyen tarassud
   260   261   262   263   264   265   266