Page 261 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 261

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    263

           teskin  ediniz..  yoksa  münafıklar  istifade  edecekler,  belki  onların
           parmağı var.

                  Evet Risale-i Nur'un o kadar dehşetli muannidlere karşı galibane
           mukavemeti,  Sırr-ı  İhlastan  ve  hiçbir  şeye  âlet  edilmemesinden  ve
           doğrudan  doğruya  Saadet-i  Ebediyeye  bakmasından  ve  Hizmet-i
           İmaniyeden  başka  bir  maksad  takib  etmemesinden  ve  bazı  Ehl-i
           Tarîkatın  ehemmiyet  verdikleri  Keşf  ve  Keramat-ı  Şahsiyeye  ehem-
           miyet vermemekten ve Velayet-i Kübra Sahibleri olan Sahabîler gibi,
           Veraset-i Nübüvvet Sırrıyla, yalnız İman Nurlarını neşretmek ve Ehl-i
           İmanın İmanlarını kurtarmaktır.

                  Evet  Risale-i  Nur'un  bu  dehşetli  zamanda  kazandırdığı  iki
           netice-i muhakkakası herşeyin fevkindedir, başka şeylere ve makamlara
           ihtiyaç bırakmıyor.
                  Birinci  neticesi:  Sadakat  ve  kanaatla  Risale-i  Nur  Dairesine
           giren, İmanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senedler var.
                  İkinci  neticesi:  Risale-i  Nur  Dairesinde,  ihtiyarımız  olmadan,
           haberimiz  yokken  takarrur  ve  tahakkuk  eden  Şirket-i  Maneviye-i
           Uhreviye cihetiyle herbir hakikî Sadık Şakirdi; binler diller ile, Kalbler
           ile Dua etmek, istiğfar etmek, İbadet etmek ve bazı Melaike gibi kırk
           bin lisan ile Tesbih etmektir. Ve Ramazan-ı Şerif'teki Hakikat-ı Leyle-i
           Kadir gibi Kudsî ve Ulvî Hakikatları, yüzbin el ile aramaktır. İşte bu
           gibi  netice  içindir  ki;  Risale-i  Nur  Şakirdleri,  Hizmet-i  Nuriyeyi
           Velayet  Makamına  tercih  eder;  Keşf  ve  Keramatı  aramaz;  ve  Âhiret
           meyvelerini  dünyada  koparmaya  çalışmaz;  ve  Vazife-i  İlahiye  olan
           muvaffakıyet  ve  halka  kabul  ettirmek  ve  revaç  vermek  ve  galebe
           ettirmek  ve  müstehak  oldukları  şân  ü  şeref  ve  ezvak  ve  İnayetlere
           mazhar  etmek  gibi  kendi  vazifelerinin  haricinde  bulunan  şeylere
           karışmaz  ve  harekâtını  onlara  bina  etmezler.  Hâlisen,  muhlisen
           çalışırlar, "Vazifemiz Hizmettir. O yeter" derler.
                  Ve  sâniyen:  Seksen  küsur  sene  kıymetinde  bulunan  ve
           Ramazan-ı  Şerif'in  mecmuunda  gizlenen  Hakikat-ı  Leyle-i  Kadri
           kazanmak  için,  Risale-i  Nur  Şakirdlerinin  Şirket-i  Maneviye-i
           Uhreviyeleri  muktezasınca,  herbiri  mütekellim-i  maalgayr  sîgasıyla
            انَلر    َ ْ  ِ ِ فْغاو ِانمحراِانر ِ ِ جَا gibi tabiratta biz dedikleri vakit, Risale-i Nur'un
                          ِ
                     َ ْ َ ْ
                   َ
                            َ ْ
           sadık Şakirdlerini
   256   257   258   259   260   261   262   263   264   265   266