Page 257 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 257
KASTAMONU LÂHİKASI 259
Hâmisen: Mücahidlerin Üstadı ve Efelerin hakikî bir nâsihi ve
Risale-i Nur'un hâlis muhlis bir Şakirdi olan Hasan Âtıf Kardeşim! Senin
uzun ve tesirli ve ehemmiyetli Mektubun içindeki edibane, gayet ince
hissiyatın ve sana mahsus latif tabiratın hoşuma gitti. Kardeşim,
mübtedilerin ve hodfüruşların ve mülhidlerin ilişmelerinden teessüratın
beni, senin hesabına müteessir etti. Evvelce size yazdığım Mektub,
inşâallah o teessüratı izale eder. Risale-i Nur'un mesleği ise: Vazifesini
yapar, Cenab-ı Hakk'ın vazifesine karışmaz. Vazifesi, tebliğdir. Kabul
ettirmek, Cenab-ı Hakk'ın Vazifesidir.
Hem kemmiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havalide bir tek
Âtıf'ı bulsan, yüzü bulmuş gibidir. Merak etme. Hem mümkün olduğu
kadar hariçten gelen küçük ilişmelere ehemmiyet verme. Fakat
ihtiyatla, bu atalet mevsimi ve gaflet zamanı ve derd-i maişet ibtilası
zamanında, cüz'î bir iştigal de ehemmiyetlidir. Tevakkuf değil,
muvaffakıyetsiz mağlubiyet yok! Risale-i Nur'un her tarafta Galibane
Fütuhatı var.
Sâdisen: Eski dost ve Kardeş ve Risale-i Nur'un o zamanda ciddî
bir Talebesi ve Isparta hayatımda bana Hüsn-ü Hizmetle samimî bir
arkadaş ve Himmeti uzun, eli kısa aziz Kardeşim Mehmed Celal!
Seni o zamandan beri unutmadım. Çok zaman Risale-i Nur
Dairesinde Kalemiyle çalışanlar içinde isminle hissedar oluyordun. Senin
yüksek istidadını ve Ulüvv-ü Himmetini Risale-i Nur'da istimal etmek
arzuluyordum. Demek derd-i maişet, sizi bir derece kayıd altına aldı. Başta
mübarek baban, hanenizde bulunanlara bilmukabele Selâm ediyorum. Ve
bilhassa Mehmed Seyranî Hayyat'a çok Selâm ile beraber; eğer benim
orada iken tanıdığım ve Hüsrev sisteminde telakki ettiğim Mehmed
Seyranî ise, onun bin Selâmına Selâmla mukabele edip; o Seyranî o
zamandan beri Risale-i Nur'un bir cüz'üne bahsi girdiği ve silinmediği
gibi, hatırımda da silinmemiş. Çok defa bekliyordum ki; Seyranî,
Hüsrev'in arkasında koşup çalışsın. Demek onu da derd-i maişet bağlamış.
Sâbian: Risale-i Nur'un Erkân-ı Mühimmesinden Halil İbrahim'in
ondört yaşındaki Evlâd-ı Manevîsi, Risale-i Nur Dairesindeki masum
Şakirdlerin dairesinde inşâallah ehemmiyetli mevki alacak. Ve o küçük
şahsiyette parlak, büyük bir Şakird Ruhu görünüyor. Mektubunda çocukça
konuşmamış; gayet müdakkikane büyük bir Âlim gibi konuşması bizi çok
للّ
ا
ِ
sevindirdi. ِ ِ ءآَش ِامı, ِللّاَِكراب dedirdi.
ِ
س ٰ
َ َ
َ ٰ
َ َ