Page 77 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 77
KASTAMONU LÂHİKASI 79
acibeye karşı meşruta-i meşruayı bir vasıta-i necat görüyordu. Ve
hürriyet-i şer'iye, Kur'an'ın Ahkâmı dairesindeki meşveretle o müdhiş
musibeti def'eder diye düşünüp öylece çalışmış.
Evet zaman gösterdi ki; hürriyetperver namını alan bir devletin,
o istikbalde gelen istibdadın bir nümunesi olarak, üçyüz müstebid
memurlarıyla, üçyüz milyon Hindistan'ı üçyüz seneden beri üçyüz
adam gibi kolay bağlayıp deprenmeyecek derecede istibdad altına
alarak, eşedd-i zulmü a'zamî bir derecede, yani birisinin hatasıyla binler
adamı tecziye etmek olan kanun-u müstebidanesine inzibat ve adalet
namını vermiş, dünyayı aldatmış, ateşe vermiş.
Münazarat namındaki Eserde, bazı latife suretinde bazı
kayıdlar, haşiyecikler bulunur. O eski zaman Te'lifinde Zarif-üt Tab'
Talebelerine bir mülatafe nev'indedir. Çünki onlar, o dağlarda
beraberinde idiler. Onlara Ders suretinde beyan ediyormuş.
Hem bu Münazarat Risalesi'nin Ruhu ve Esası hükmünde olan,
hâtimesindeki Medreset-üz Zehra Hakikatı ise, istikbalde çıkacak olan
Risale-i Nur'a bir beşik, bir zemin ihzar etmek idi ki; bilmediği,
ihtiyarsız olarak ona sevkolunuyordu. Bir Hiss-i Kabl-el Vuku' ile o
Nuranî Hakikatı, bir maddî surette arıyordu. Sonra o Hakikatın maddî
ciheti dahi vücuda gelmeye başladı. Sultan Reşad, ondokuzbin altun
lirayı Van'da temeli atılan o Medreset-üz Zehra'ya verdi, temel atıldı.
Fakat sâbık Harb-i Umumî çıktı, geri kaldı. Beş-altı sene sonra
Ankara'ya gittim, yine o Hakikata çalıştım. İkiyüz meb'ustan
yüzaltmışüç meb'usun imzalarıyla, o Medresemiz -yüzellibin banknota
iblağ ederek- o tahsisat kabul edildi. Fakat binler teessüf Medreseler
kapandı, onlar ile uyuşamadım, yine geri kaldı. Fakat Cenab-ı
Erhamürrâhimîn o Medresenin manevî hüviyetini Isparta Vilayetinde
tesis eyledi, Risale-i Nur'u tecessüm ettirdi. İnşâallah istikbalde Risale-i
Nur Şakirdleri, o âlî Hakikatın maddî suretini de tesis etmeye muvaffak
olacaklar.
Eski Said'in İttihad Terakki komitesine şiddet-i muhalefetiyle
beraber, onların hükûmetine ve bilhassa orduya karşı tarafgirane
yüksek takdiratı ve iltizamları ise, bir Hiss-i Kabl-el Vuku ile -yağı
içinde bulunan- o cemaat-ı askeriyede ve o cem'iyet-i milliyede bir
milyona yakın ve Evliya mertebesinde olan Şüheda, altı-yedi sene
sonra tezahür edeceğini hissetmiş. İhtiyarsız olarak, meşrebine