Page 143 - Kuran'da Ümitvar Olmak
P. 143

Harun Yahya (Adnan Oktar)                141


              Dolayısıyla doğal seleksiyon mekanizması hiçbir evrimleştirici
            güce sahip değildir. Darwin de bu gerçeğin farkındaydı ve Türlerin
            Kökeni adlı kitabında “Faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece do-
            ğal seleksiyon hiçbir şey yapamaz” demek zorunda kalmıştı. (Char  -

                                              l
            les Dar win, The Ori gin of Spe ci es: A Fac si mi e of the First Edi ti on, Har  -
            vard Uni ver sity Press, 1964, s. 189)


              Lamarck’ın Etkisi
              Peki bu “faydalı değişiklikler” nasıl oluşabilirdi? Darwin, kendi dö-
            neminin ilkel bilim anlayışı içinde, bu soruyu Lamarck’a dayanarak
            cevaplamaya çalışmıştı. Darwin’den önce yaşamış olan Fransız bi-
            yolog Lamarck’a göre, canlılar yaşamları sırasında geçirdikleri fi-
            ziksel değişiklikleri sonraki nesle aktarıyorlar, nesilden nesile bi-
            riken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya çıkıyordu. Ör-
            neğin Lamarck’a göre zürafalar ceylanlardan türemişlerdi, yüksek
            ağaçların yapraklarını yemek için çabalarken nesilden nesile bo-
            yunları uzamıştı.

              Darwin de benzeri örnekler vermiş, örneğin Türlerin Kökeni ad-
            lı kitabında, yiyecek bulmak için suya giren bazı ayıların zamanla
                                               l
            balinalara dönüştüğünü iddia etmişti. (Char es Dar win, The Ori gin of
                          l
            Spe ci es: A Fac si mi e of the First Edi ti on, Har vard Uni ver sity Press, 1964,
            s. 184)
              Ama Mendel’in keşfettiği ve 20. yüzyılda gelişen genetik bilimiyle
            kesinleşen kalıtım kanunları, kazanılmış özelliklerin sonraki nesil-
            lere aktarılması efsanesini kesin olarak yıktı. Böylece doğal selek-
            siyon “tek başına” ve dolayısıyla tümüyle etkisiz bir mekanizma ola-
            rak kalmış oluyordu.
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148