Page 193 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 193

BARLA   HAYATI                                                                                                                195


           İkisi de zarardır. Bunun çâre-i yegânesi ki: -ne küfran-ı ni'met çıksın, ne
           de iftihar olsun- Meziyyet ve Kemalâtları ikrar edip fakat temellük etmi-
           yerek,  Mün'im-i  Hakikinin  Eser-i  İn'âmı  olarak  göstermektir.  Meselâ:
           Nasılki murassa' ve müzeyyen bir elbise-i fâhireyi biri sana giydirse ve

                                                    ا
                                                  للّ

                                                       ٓ
           onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: "   ءاش  َ       م ا     , çok güzelsin, çok
                                                        َ
                                                      َ ٰ
                                                  ُ
           güzelleştin." Eğer sen tevazu'kârâne desen: "Hâşâ!… Ben neyim, hiç. Bu
           nedir, nerede güzellik!" O vakit küfran-ı ni'met olur ve hulleyi sana giy-
           diren  mahir  san'atkâra  karşı  hürmetsizlik  olur.  Eğer  müftehirane  desen:
           "Evet  ben  çok  güzelim,  benim  gibi  güzel  nerede  var,  benim  gibi  birini
           gösteriniz..." O vakit, mağrurane bir fahirdir.

               İşte; fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzel-
           leştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısiyle libası bana giydirenindir,
           benim değildir."

               İşte bunun gibi, ben de sesim yetişse, bütün Küre-i Arz'a bağırarak
           derim  ki:  "Sözler  güzeldirler,  hakikattırlar,  fakat  benim  değildirler,
           Kur'an-ı Kerîmin Hakaikindan telemmu' etmiş Şuâlardır..."
                                          ِ

                        ِ
                                                       ِ
                    دمحمب         اقم     ت   حد   م    نك   ٰل و  اق   َل      مب  اد   م   حم     ت   حد  ام     م   و
                             َ   تَل
                                                      َ َ   ت   ۞
                                                                           َ َ َ ْ َ
                                        ْ َ ْ َ
                                                                 ُ ُ َّ ً
                    َّ َ ُ
                                                             َ
                                 ُ َ
                                             َ
               Düsturuyla derim ki:

                              ِ
                                          ِ
                  ِ
                   نۤ    ق   ر ا  ُ ْ  ِ     ت     ْلاب  املَك  ت    د   ح َ ْ ُ    م نك   ٰل و     ت   ۞    ام  ِ ِ    ن     ب   َك   ل    ۤار   قْلا ت   حد   م ا    و     م
                                                                            َ َ َ ْ َ
                                                              ُ ْ َ
                                             َ
                             َ
                                                                  ُ
                                      َ ْ
                                                     َ
               yâni: "Kur'anın Hakaik-ı İ'câzını ben güzelleştiremedim, güzel göste-
           remedim;  belki  Kur'anın  güzel  Hakikatları,  benim  tâbiratlarımı  da
           güzelleştirdi, ulvîleştirdi." Mâdem  böyledir; Hakaik-ı Kur'anın güzelliği
           nâmına, "Sözler" nâmındaki Âyinelerinin güzelliklerini ve o âyinedarlığa
           terettüp  eden  İnâyât-ı  İlâhiyyeyi  izhar  etmek,  makbûl  bir  Tahdîs-i
           Ni'mettir.

               Beşinci  Sebeb:  Çok  zaman  evvel  bir  Ehl-i  Velâyetten  işittim ki;  o
           Zât, eski Velilerin Gaybî İşâretlerinden istihraç etmiş ve kanaatı gelmiş
           ki: "Şark tarafından bir Nur zuhûr edecek, bid'alar zulümatını dağıtacak."
           Ben,  böyle  bir  Nurun  zuhûruna  çok  intizar  ettim  ve  ediyorum.  Fakat
           çiçekler  baharda  gelir.  Öyle  Kudsî  Çiçeklere  zemin  hazır  etmek  lâzım
           gelir.  Ve  anladık  ki  bu  Hizmetimizle  o  nuranî  Zatlara  zemin  ihzar
           ediyoruz. Mâdem kendimize aid değil, elbette Sözler nâmındaki Nurlara
           aid olan İnâyât-ı İlâhiyyeyi beyan
   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198