Page 210 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 210
212 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
Üstadım başkalarında nâdiren bulunan mümtaz hasletlerin zâhirî
tavrının pek fevkinde bir vaziyet gösteriyor. Zâhir hâle bakılsa; ilm-i hâli
bilmiyor gibi görünür, birden bakarsın bir deryâ kesiliyor. Me'zun olduğu
miktarı, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan istifade derecesi
nisbetinde söyler. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan istifadesi
olmadığı vakitlerde, yeni ay gibi mahviyet gösterir. "Bende Nur yok, kıy-
met yok" der. Bu hasleti de tam tevazu'dur, ve للّا هعف ر ع ضاو َ َ ت نم
َ َ َ ُ َ َ
ُ ٰ
ْ َ
Hadîsiyle, tam âmil olmasıdır.
İşte; bu haslet icabatındandır ki, bizim gibi Talebelerinden bazı
Mesâil-i İlmiyede muhalefet bulunsa, onların sözlerini içinde arar; Hak
bulduğu vakit Kemâl-i Tevâzu' ile ve lezzetle kabul ederek teslim eder.
للّ
ا
" ء ٓا ش ا َ َ م, siz benden daha iyi bildiniz. Allah râzı olsun." der. Hak ve
َ ٰ
ُ
Hakikatı, nefsin gurur ve enâniyetine daima tercih eder. Hattâ ben bazı
mes'elelerde muhalefet ediyordum. Bana karşı gayet mültefit, memnu-
nâne bir tavır alır; eğer yanlış yapsam, güzelce damarıma dokunmayarak
beni îkaz eder. Eğer güzel birşey söylemiş isem, çok memnun olur.
Üstadım; bilhassa Hikmet-i Hakikiye fenninde, yâni Hikmet-i Şeriat
ve İslâmiyet noktasında pek Hârikadır ve hikmet-i beşeriyede dahi çok
ileridir. Hattâ o İlimde Eflâtun ve İbn-i Sînâ'yı geçmiş diyebilirim.
Bundan onüç sene evvel; Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye Âzâsından iken,
küçüktenberi, şimdiye kadar İzn-i İlâhî ile Onun bir Muîni ve Nâsırı ve
Muhafızı olan Kutb-u Rabbânî ve Kandil-i Nurânî Abdülkadir-i Geylânî
(R.A.) Hazretlerinin "Fütûhu'l-Gayb" Risalesini tefe'ülen açtığı esnâda,
ِ
كب َ َ ى ق ْل وا َ ُ اًب دي يبَط ب ُلْطاف ِ َ َ ْك م ة ِ ا ْل ح ِ راد ف تنَا
َ
َ
َ ْ
ْ
İbâresi çıktı. O İbâre, Onun hakkında pek mânidar olarak, Eski Saidi
(R.A.) Yeni Saide (R.A.) çevirmesine sebebiyet vermiştir. Eski Said
olduğu zamanlarda, ingilizlerin dinî suallerine gayet lâtif ve müskit bir
cevab vermiştir. Ve İlm-i Mantıkta, İbn-i Sina'nın te'lifatından geçecek
"Tâlikat" namında hârika bir Risalesi var. İşkâl-i mantıkıyeyi "Kıyâs-ı
İstikrâî" cihetiyle on bine kadar iblâğ edip, hiçbir Âlimin yetişemediği bir
derece-i ihata göstermiş. "Sünuhat" isminde bir Risalesinde gördüm ki
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm