Page 430 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 430

432                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          ise, Kur'ân ve îmân Hizmetindeki Mücahede-i Mâneviye haysiyetiyle yüz
          saat kadar kıymetdar ve yüz saat ise, böyle herbiri yüz adam kadar ehem-
          miyetli olan hakikî Mücahid Kardeşler ile görüşmek ve Akd-i Uhuvvet
          etmek, kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve müteselli olmak ve
          hakikî bir Tesanüdle Kudsî Hizmete sebatkârane devam etmek ve güzel
          seciyelerinden  istifade  etmek  ve  Medresetüz-Zehranın  şakirdliğine
          liyâkat  kazanmak  için  açılan  bu  imtihan  meclisi  olan  şu  Medrese-i
          Yusufiyede tâyinini ve kaderce takdir edilen kısmetini almak ve mukad-
          der Rızkını yemek ve o yemekten Sevab kazanmak için buraya gelmenize
          şükretmek  lâzımdır.  Bütün  sıkıntılara  karşı  mezkûr  faideleri  düşünüp
          sabır ve tahammülle mukabele etmek gerektir.

                                                                    Said Nursî
                                            * * *

              Aziz Sıddık, Sebatkâr ve Vefadar Kardeşlerim,

              Sizi müteessir etmek veya maddî bir tedbir yapmak için değil, belki
          Şirket-i Mâneviye-i Duaiyenizden daha ziyade istifadem için ve sizin de
          daha  ziyade  İtidâl-i  Dem  ve  İhtiyat  ve  Sabır  ve Tahammül  ve  şiddetle
          Tesanüdünüzü  muhafaza  için  bir  halimi  beyan  ediyorum  ki;  burada  bir
          günde  çektiğim  sıkıntı  ve  azabı,  Eskişehirde  bir  ayda  çekmezdim.
          Dehşetli  masonlar,  insafsız  bir  masonu  bana  musallat  eylemişler;  tâ
          hiddetimden ve işkencelerine karşı "Artık yeter!" dememden bir bahane
          bulup, zâlimane tecavüzlerine bir sebep göstererek yalanlarını gizlesinler.
          Ben,  hârika  bir  İhsan-ı  İlâhî  eseri  olarak  şâkirane  sabrediyorum  ve
          etmeğe  de  karar  verdim.  Madem  biz  Kadere teslim olup, bu sıkıntıları
                   ِ
           اهزمحَا رو   م   ُلاْا يْخ   Sırriyle,   ziyade   Sevab  kazanmak  cihetiyle  mâ-
                            َ
            َ ُ َ ْ
                     ُ
                          ُ ْ
          nevi bir Ni'met biliyoruz. Ve mâdem, geçici, dünyevî musibetlerin sonları
          ekseriyetle  ferahlı  ve  hayırlı  oluyor.  Ve  mâdem  biz,  Hakkalyakîn
          derecesinde  yakînî  bir  kat'î  kanaatımız  var  ki,  biz  öyle  bir  Hakikata
          hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve
          Saadet-i  Ebediye  gibi  şirindir.  Elbette  biz  bu  sıkıntılı  haller  ile
          müftehirane, müteşekkirane "Bir Mücahede-i Mâneviye yapıyoruz" diye
          şekva etmemek lâzımdır.

              Aziz  Kardeşlerim,  evvel  âhir  tavsiyemiz:  Tesanüdünüzü  muha-
          faza;
   425   426   427   428   429   430   431   432   433   434   435