Page 426 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 426

428                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              Ve Sâlisen: Maddiyun felsefesinin ve medeniyetinin cazibedar sefa-
          het ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmekle mabeynlerinde Tesanü-
          dü  kırmak.  Ve  Üstadlarını  ihanetlerle  çürütmek  ve mesleklerini  fennin,
          felsefenin bazı düsturlariyle nazarlarından sukut ettirmekdir ki, Nakşîlere
          ve Ehl-i Tarikata karşı istimal ettikleri aynı silâh ile bizlere hücum ettiler,
          fakat  aldandılar.  Çünkü,  Risale-i  Nur'un  meslek-i  esası,  İhlâs-ı  Tam  ve
          terk-i  enaniyet  ve  zahmetlerde  Rahmeti  ve  elemlerde  bâkî  lezzetleri
          hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihanede elîm elemleri göstermek
          ve  Îmanın  bu  dünyada  dahi  hadsiz  lezzetlere  medar  olmasını  ve  hiçbir
          felsefenin eli yetişmediği  noktaları ve Hakikatları Ders vermek olduğun-
                                           ِ
          dan,  onların  plânlarını   للّا      ءا       ٓش    نا  tam  akîm  bırakacak  ve  "Meslek-i
                                 ُ ٰ
                                          ْ َ
                                     َ
          Risale-i Nur ise, Tarikatlara kıyas edilmez!" diye onları susturacak.

                                                                    Said Nursî
                                            * * *

                                                  همس
                                        هنا   ح   بس         ِ  ْ  ِ   ب ا
                                          َ ُ َ
                                           ْ ُ
              Aziz Kardeşlerim,

              Bu eski ve yeni iki Medrese-i Yusufiyedeki şiddetli imtihanda sarsıl-
          mayan  ve  Dersinden  vazgeçmiyen  ve  yakıcı  çorbadan  ağızları  yandığı
          halde  Talebeliğini  bırakmayan  ve  bu  kadar  tehacüme  karşı  Kuvve-i
          Mâneviyesi  kırılmayan  Zâtları,  Ehl-i  Hakikat  ve  Nesl-i  Âti  alkışlaya-
          cakları gibi, Melâike ve Ruhaniler dahi alkışlıyorlar, diye kanaatım var.
          Fakat, içinizde hastalıklı ve nâzik ve fakirler bulunmasiyle maddî sıkıntı
          ziyadedir.  Ve  buna  karşı  da,  herbiriniz  herbirisine  birer  Tesellici  ve
          ahlâkda ve Sabırda birer Nümune-i İmtisal ve Tesanüd ve taltifde birer
          şefkatli Kardeş ve Ders müzakeresinde birer zeki Muhatab ve mucîb ve
          güzel seciyelerin in'ikâsında birer Âyine olmanız, o maddî sıkıntıları hiçe
          indirir, diye düşünüp, Ruhumdan ziyade sevdiğim sizler hakkında teselli
          buluyorum.

              Yüzyirmi yaşında bulunan Mevlânâ Halidin Cübbesini size bir gün
          göndereceğim. O Zât, onu bana giydirdiği gibi, ben de Onun namına sizin
          herbirinize  teberrüken  giydirmek  için  hangi  vakit  isterseniz  göndere-
          ceğim.

                                                                    Said Nursî
                                            * * *
   421   422   423   424   425   426   427   428   429   430   431