Page 490 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 490
492 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
için, bazı genç kızları musallat ediyorlar. Hattâ Risale-i Nur Erkânlarına
karşı da, benim şahsımın kusurâtını, çürüklüğünü gösterip; zâhiren dindar
ehl-i bid'adan bâzı şöhretli zatları gösterip; "Biz de Müslümanız, Din yal-
nız Said'in mesleğine mahsus değil" deyip, bize karşı perde altında cephe
alan zındıklara ve anarşilik hesabına o safdil Ehl-i Diyanet ve Hocaları
âlet edip istimâl ediyorlar. للّا َ ٰ نا ٓش ا ء ْ َ ِ bunların bu plânları da akîm kala-
ُ
cak. Böyle heriflere dersiniz:
"Biz, Risale-i Nur'un Şâkirdleriyiz. Said de, bizim gibi bir Şâkirddir.
Risale-i Nur'un Menbaı Mâdeni Esası da Kur'andır. Yirmi senedir
emsalsiz tedkikat ve tâkibatla beraber, kıymetini ve galebesini en muan-
nid düşmana da isbat etmiştir. Onun Tercümanı ve bir Hizmetkârı olan
ِ
Said ne halde olursa olsun, hattâ Said de ِب ذا ي ِ عْلَا Risale-i Nur'un aley-
للّا
ٰ
َ ُ
hine dönse, bizim Sadakatimiz ve alâkamızı للّا ءا ٓش ْ َ ِ ا ن sarsmayacak de-
ُ َ ٰ
yip", o kapıyı kaparsınız. Fakat, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur'la
meşgul olmak; elinden gelirse yazmak; ve mübalâğalı propagandalara hiç
ehemmiyet vermemek; ve eskisi gibi tam ihtiyat etmek gerektir.
Umum Kardeşlerimize birer birer Selâm ve Dua ediyoruz.
Said Nursî
* * *
Bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan Âlem-i İslâm'ın Tevec-
cühünü ve Hamiyetini ve Uhuvvetini kırmak ve nefret verdirmek için,
siyaseti dinsizliğe âlet ederek, perde altında küfr-ü mutlakı yerleştirmek
istiyenler, hükûmeti iğfal ve adliyeyi iki def'adır şaşırtıp, der: "Risale-i
Nur Şâkirdleri, Dini siyasete âlet eder; emniyete zarar vermek ihtimali
var." Halbuki, bu memlekete maddî ve mânevî Bereketi ve fevkalâde
Hizmeti ve umum Âlem-i İslâm'a taallûk edecek Hakaikı câmi olduğu,
otuzüç Âyât-ı Kur'aniyenin işaretiyle ve İmam-ı Ali'nin (R.A.) üç
Keramet-i Gaybiyesiyle ve Gavs-ı Âzam'ın kat'î İhbariyle tahakkuk etmiş
olan Risale-i Nur'un, siyasetle alâkası yoktur. Fakat, küfr-ü mutlakı
kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşilik ve üstü olan istibdad-ı
mutlakı, esasiyle bozar, reddeder. Emniyeti ve âsâyişi ve hürriyeti ve
adâleti te'min eder. Risale-i Nur'a, daha vatana, idareye zararı dokunmak
bahanesiyle tecavüz edilmez. Daha kimseyi o bahane ile inandıramazlar.
Fakat, cepheyi