Page 605 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 605

AFYON   HAYATI                                                                                                               607


               Dördüncü: Geçici olmasından, zevâlinde lezzet.

               Beşinci: Ehemmiyetli Sevablar.

               Altıncı: Vazife-i İlâhiyeye karışmamak.

               Yedinci: En şiddetli hücumdan, en az meşakkat ve küçük yaralar…

               Sekizinci: Sair musibetzedelere nisbeten çok derece hafif olması.

               Dokuzuncu:  Nur  ve Îman  Hizmetinde,  şiddetli  imtihanından  çıkan
           yüksek ilânatın te'siratındaki sürur.

               Dokuz adet mânevî sevinçler, öyle teskin  edici bir merhem ve tatlı
           bir ilâçtır ki târif edilmez. Ağır elemlerimizi teskin ediyor.

                                                                     Said Nursî

                                             * * *


                                                     ِ
                                         ه  ناح  ُ ْ َ ُ  ِ      م   ه     س   ب    ساب
                                         َ
                                                   ْ
               Aziz Sıddık Kardeşlerim,

               Evvelâ:  Haccı  men  eden,  Zemzemi  döktüren,  hakkımızda  eşedd-i
           zulme  müsaadekâr  davranan  ve  Zülfikar  ve  Siracınnurun  müsaderesine
           ehemmiyet vermiyen ve bizi garazkârane, kanunsuz tâzib eden me'mur-
           ları  terfi  ettirip,  hanemizden  çıkan  mazlumâne,  lisan-ı  hâl  ile  yüksek
           ağlamamızı ve sesimizi işitmeyen bir müstebid kabinenin zamanında en
           rahat  yer  hapistir.  Yalnız  mümkün  olsa  başka  hapse  naklolsak  tam
           Selâmet olur.

               Sâniyen:  Onlar,  nasıl  zorla  en  mahrem  Risaleleri  en  nâmahreme
           okuttular; öyle de, zorla ısrar edip bizi cemiyet yapmağa mecbur ediyor-
           lar.  Halbuki,  cemiyet  ve  komiteciliğe  hiç  ihtiyacımızı  hissetmiyorduk.
           Çünki, İttihad-ı Ehl-i Îman Cemaatindeki Uhuvvet-i İslâmiye Nurcular'da
           pek  Hâlisâne,  Fedakârane  inkişaf  ettiği  gibi  ve  eski  Ecdadlarımızın
           Kemâl-i  Aşkla  Ruhlarını  feda  ettikleri  bir  Hakikata,  Nur  Şâkirdleri,  o
           milyonlar Kahraman Ecdadlarından irsiyet aldıkları kuvvetli bir Fedâilik
           ile  o  Hakikata  bağlanmaları,  şimdiye  kadar  resmî  veya  siyasî,  gizli  ve
           âşikâr cemiyetler ve komiteciliğe ihtiyaç bırakmıyordu. Demek şimdi bir
           ihtiyaç var ki, Kader-i İlâhi
   600   601   602   603   604   605   606   607   608   609   610