Page 654 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 654

656                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          Tefsirlerinden  ibaret  bulunmasına,  İslâm  Dininin  ve  bu  Dinin  Emir  ve
          Nasihatlerini  ihtiva  eylemesine  ve  Anayasanın  70 inci  maddesine  göre:
          Şahsî Masuniyet, Vicdan, Tefekkür, Söz ve Neşir Hak ve hürriyeti Türk-
          lerin  tabiî  haklarından  olduğu..  Anayasanın  75  inci  maddesine  göre  de
          hiçbir kimse, mensub olduğu Din ve Mezhebden dolayı muaheze edile-
          meyeceğinden; Müvekkilimin Anayasa ile kendisine bahşedilmiş bulunan
          bu  Din  ve  Neşir  hürriyetinden  mahrum  edilerek  cezaî  tâkibe  mâruz
          bırakılması Anayasa hükümlerine mugayirdir.
              .........................................................................................

              -  Yukarıda  izah  ettiğimiz  kanunî  taraflarımız  farz-ı  muhal  nazar-ı
          dikkate  alınmaz,  Türk  Ceza  Kanununun  antidemokratik  163  üncü
          maddesine  göre  müvekkilimin  tâkibi  mümkün  farzedilirse,  isnad  edilen
          suçun tahliline geçer ve şöyle deriz:

              Bir Müslüman. Ak saçlı, yaşlı bir Müslüman. Saçını başını ve yaşını
          bütün  ömrü  boyunca  Nurla  ağartmış  bir  Müslüman.  Saçı,  başı,  yaşı  ve
          bütün vücudu Allahın Nuriyle yıkanmış tertemiz ve bembeyaz bir Müslü-
          man.  Bütün  ömrü  boyunca  İn'am-ı  Hak  olan  Hayatını,  Türk  milletinin
          Salâh ve hakikî Saadeti için vakfetmiş; Emr-i İlâhî olan Ruhunu feleğin
          hakikî  Mâliki  Allaha  teslim  edinceye  kadar  aynı  yolda  yürümeğe
          azmetmiş; Bina-yı Sübhanî olan bedenini, yalnız Allah yolunda yıpratmış
          olan  büyük  bir  Müslüman,  bugün  "Demokrasi  vardır"  denilen  bir  gün,
          kalkıyor, yalnız "Allah" diyor, "Kitab" diyor, "Resul" diyor ve gençliğe
          "Dikkat"  diyor.  Der  demez  arkasından  savcı  (dâvâyı  açan  savcı)
          yapışıyor.

              - Gel buraya... Suç işledin! diyor.

              Ve âfâkı kapkara bir zulmet kaplamıştır.

              Fakat, bakın şu asîl ve necib ihtiyar Müslümana! Ne kadar sakin ve
          ne kadar rahattır. Zira kesrette değil, Vahdettedir. Gecenin zulmetinden
          ve  gündüzün  rengârenginden  bîfütûrdur.  Belâ  zindanında  safayı  seyret-
          mektedir. Cefa sofrasında vefa bulan, Mazhar-ı Tecelli olandır. Zira eşya
          Hakikatlerinden  haberdardır.  Kesafeti  Letafete  Kalbetmiştir.  Kanı
          çekilmiş, damarlarında kan yerine, Feyz-i Hak ve Nur cereyan etmektedir
          ve savcı (dâvâyı açan savcı) bu Müslümanı kolundan yakalamış, hapse
          sürüklemektedir.
   649   650   651   652   653   654   655   656   657   658   659