Page 660 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 660

662                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              Bediüzzamanın  İstanbul'a  Teşrifi  Münasebetiyle  Üniversiteli  Bir  Nur
          Talebesinin Arkadaşına Yazdığı Mektub:

              Sevgili  Üstadımızın teşrifinden  dolayı  bizi  ve  İstanbul'u  tebrikinize
          teşekkür  ederim.  Bu  muhteşem,  müstesna  hâdiseden  dolayı,  koca  şehir
          kaynadı;  için  için  Bayram  yapıyor.  Âlimi-cahili,  fakiri-zengini,  genci-
          ihtiyarı  mahkemelerde,  otelde  her  yerde  Onu  görmeye  ve  dinlemeye
          koşuyor.

              Rüyalarımız dahi neş'e ve ferahla dolu... Düşmanlarımızın ise yüzleri
          daha  ziyade  karardı.  Nifaklarının  hiçbir  şey  yapmadığını  ve  yapama-
          yacağını artık biliyorlar. Üstadımız, İstanbul'un şahsiyet devrinin yadigârı
          olan  her  şeye  yeniden  can  verdiler.  Kardeşlerimizin  gözünde,  şehrin
          manzarası  birdenbire  değişti.  Ayasofya,  Sarayburnu'na  kadar  uzandı.
          Minarelerinde  yine  Ezan-ı  Muhammedî  (A.S.M.)  okunuyor;  içinde,
          Hâfızlar  yeniden  Kur'ân-ı  Kerîm  Tilâvetine  başladılar.  Fâtih,  her  gün
          Türbesinden  kalkarak,  fethettiği  şehrin  büyük  ve  mübarek  misafirine,
          "Hoş  geldiniz!"  diyor  ve  Onu  tebrik  ediyor.  Yenicamiin  şerefesinden,
          Beyoğlu'nun  en  karanlık  ve  mülevves  izbesine  kadar  nüfuz  edecek  ışık
          tufanını şimdiden görür gibi oluyoruz. Hepsinin; Ayasofya'nın, Fâtih'in,
          Sultan  Ahmed'in,  Eyyüb'ün  ve  Süleymaniye'nin  ve  bütün  Müslüman
          İstanbul'un hicab perdelerini yüzlerinden atışı ve bize daha muhteşem ve
          daha  samimî  görünmeleri,  bu  Büyük  Teşriften  ve  bu  Ulvî  Nurdan...
          Üstadımız,  artık  bu  şehrin  güneşi.  O  giderse,  ufkundaki  güneş  de  Onu
          takip edecek ve milyonluk şehir kararıverecek. Tesellimiz, Fâtih şehrinin
          Risale-i Nur'la aydınlanacağı ve parlayacağı ümididir.

              Üstadımızın  teşrifini  telefonla  haber  verdikleri  zaman,  cansız
          vücudumdan birdenbire bir cereyan geçti. Öldürücü ve uyuşturucu değil;
          dirilten, canlandıran bir cereyan... Maddî ve mânevî varlığımın bir anda
          kuvvet bulup, muazzam bir mıknatısın beni çektiğini hissettim. Ağır Ceza
          Mahkemesine vâsıl olduğum zaman, biraz evvelki tahassüslerimin bütün
          cemiyette  hâkim  olduğunu  farkettim.  Mahkemenin  içi  ve  dışı  tıklım
          tıklım dolu idi. Kalabalığı yararak içeri girmek istedim; fakat gözüm iki
          üniversiteli  talebenin  arasında  yürüyen  Üstada  ilişti.  Mânasiyle  olduğu
          kadar maddesi ve kıyafeti ile de bambaşka olan ve şu anda milyonlarca
          gözün Onun
   655   656   657   658   659   660   661   662   663   664   665