Page 15 - Koku ve Tat Mucizesi
P. 15
Harun Yahya (Adnan Oktar)
se, bu ku sur suz sis tem le rin hay ran lık uyan dı ran ya ra tı lış de lil le riy le dop -
do lu ol du ğu açık ça gö rü lür. Eli niz de ki ki ta bın ama cı, bu sis tem ler de ki
ya ra tı lış ger çek le ri ni or ta ya koy mak, Al lah'ın sı nır sız il mi ni ve kud re ti ni
te fek kür et me ye, O'nun sa yı sız lü tuf la rı nı ge re ği gi bi kav ra ma ya yar dım -
cı ol mak tır. Ki tap bo yun ca, Rab bi mi zin ver di ği ni met ler anı la cak ve ha tır -
la tı la cak tır. Ay nı za man da, sö zü ge çen ha ri ka sis tem le rin te sa düf le rin
ürü nü ol du ğu nu id dia eden ev rim te ori si nin ne ka dar akıl ve man tık dı şı
ol du ğu bir ke re da ha göz ler önü ne se ri le cek tir.
Al lah'ın ya ra tı şın da ki ku sur su zluk Ku ran'da şöy le tas vir edi lir:
O Al lah ki, ya ra tan dır, (en gü zel bir bi çim de) ku sur suz ca var eden dir, 'şe -
kil ve su ret' ve ren dir. En gü zel isim ler O'nun dur. Gök ler de ve yer de olan -
la rın tü mü O'nu tes bih et mek te dir. O, Aziz, Ha kim dir. (Haşr Su re si, 24)
AKILLI TASARIM yani YARATILIŞ
Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükem-
melliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu ke-
limenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Yü-
ce Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbi-
miz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmeli-
dir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir
'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı
anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir şeyin ya
da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi ye-
terlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen
oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına
karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi,
117)
13