Page 40 - Yazın E Dergi
P. 40
HİK AY E
Oğlunun adı Mehmet’ti. 11 yaşındaydı Mehmet. Ve beni
tanıdığı için çok şanslı olduğunu söylerdi her fırsatta.
Onu gezmeye götürürdüm. Bir banka oturtur olan biteni
anlatırdım. Bu beni hiç yormazdı, tepkileri yorgunluğumu
alırdı.
“Hemen yanımızda bir abla var. Burada oturup insanlara,
kuşlara yem atmaları için yem satıyor.”
“Hayvanları sevdiği için mi?”
“Evet Mehmet”
“Madem hayvanları seviyor, yemleri kendi verse ya.”
“İnsanlara yem satıyor ki para kazansın ve kazandığı parayla
çocuklarına balık ekmek alabilsin.”
“A biz balık ekmek yiyecektik.”
“Tabii ama önce martılara simit atacağız.”
“Ve denize de”
“Hey!”
Onun dünyaya bakışı dünyayı gözüyle görebilen
insanlardan farklı. O gönlüyle görür, gönlüyle işitir, gönlüyle
düşünür. Ben onun gözlerinin açılmasından çok insanların
gönül gözlerinin açılmasını isterim. Bizden farkı, eksiği
yok Mehmet’in. Bir görmesi eksikti ama onu da kalbiyle
yaptığına göre ne bir engeli, ne de bir eksiği var sayılırdı.
“Simitle en güzel ne gider?”
“Ne gider?”
“Üç harfli bil bakalım”
“Çay!”
Vapurda martılara simit attık Mehmet’le. Beraber balık
ekmek yedik. Ve en önemlisi de onun her yeri kalbiyle
görmesine yardım ettim. Bir sözüm daha vardı ona ama
tutmak konusunda emin değildim. Çünkü Mehmet’in ilk
deneyiminden sonra kendine gelmesi zor olmuştu. Evime
giderken hoş bir piyano sesi kulaklarıma ilişti. Nereden
geliyordu? İlerideki kalabalık da neyin nesiydi? Koşarak
kalabalığın arasına karıştım.
Mehmet piyano çalıyordu. Çok çok iyi çalıyordu. Piyanoyu
çalması bitince bir sessizlik oldu. Herkes alkışlayacak sandım
ama öyle olmadı. Derin sessizlik bir süre devam etti. O kadar
sessizdi ki -adeta- Mehmet’in heyecandan hızlı hızlı
atan kalbinin sesi kulaklarıma kadar geliyordu. Kalabalığın
içinden bir adam sıyrıldı “Benim oğlum çok daha iyi çalıyor.
Bu gözlerle çalabiliyor olması bile şaşırtıcı aslında.” deyince.
Mehmet olduğu yerde öylece kalakaldı. Önce adamı sonra
kalabalığı oradan uzaklaştırdım. Mehmet sabaha kadar orda
oturdu. Kımıldamadı bile. Saatlerce piyanosuna baktı. İkna
etmeye çabaladık ama tepki bile vermedi. Gözlerinden akan
yaşlar annesini de üzüyordu. “Bak ama annen çok üzülüyor
39