Page 33 - Yazın+E-Dergi Düzen
P. 33
İstanbul yıllarında, memuriyetinin yanı sıra bir Büyük Millet Meclisi’nin ikinci döneminde,
yandan da Halkalı Ziraat ve Çiftlik Makinist Mekteple- aday gösterilmeyen Mehmet Akif, Ekim 1923’te,
rinde kitabet-i resmiye hocalığı yaptı. II. Meşrutiyet’in dostu Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a
ilanının akabinde (Ağustos 1908), Ebül‘ulâ Mardin gitti. Bundan sonraki iki yılda yalnızca kışları
ve Eşref Edib’le birlikte, döneminin en önemli ilmî Mısır’da geçiren Akif, 1925 sonlarında gittiği bu
ve fikrî yayını olup daha sonra tüm şiir ve yazılarını ülkeden vefatı öncesine dek bir daha dönmedi.
yayımlayacağı Sırât-ı Müstakim dergisini çıkarmaya TBMM’nin bir kararıyla, 1925’te, Diyanet İşleri
başladı. Aynı yıl, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Şu- Başkanlığı, Mehmet Akif’e bir Kur’an meali yap-
besi Osmanlı Edebiyatı müderrisliğine de getirildi. ması teklifinde bulundu. Akif, mealini tamamla-
Bir yandan da, kısa bir müddet heyet-i ilmiye üyeleri masına rağmen, bazı çekincelerinden dolayı teslim
arasında bulunduğu İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin etmeyerek, tercüme için verilen parayı iade etti.
Şehzadebaşı Kulübü’nde Arapça edebî eserler oku-
tup Arap edebiyatı ve tercüme usulü dersleri verdi.
Mısır yıllarında ayrıca Kahire’deki el-Câ-
Mesai arkadaşına yapılan haksızlıktan dolayı miatu’l-Mısriyye’nin Edebiyat Fakültesi’nde Türk
1913 Mayıs’ında memuriyetten istifa ettiği gibi, aynı dili ve edebiyatı dersleri verdi. Ve 1933 sonların-
yılın sonlarında, fikir ayrılığı dolayısıyla İstanbul da, Safahât’ın son kitabı olan Gölgeler’i bastır-
Darülfünunu’ndaki görevini de bırakmak durumun- dı. Sıkıntılarla geçen on bir küsur yıllık Mısır
da kaldı. 1914 sonbaharında, Teşkilât-ı Mahsusa’nın hayatında Mısırlı ilim ve fikir adamlarıyla
görevlendirmesiyle Berlin’e giderek, İtilaf devletleri dostluklar kuran Mehmet Akif, 1935’te rahatsı-
safında savaşıp esir düşen Müslüman askerlerin kam- zlanarak, hava değişimi için bir ay kadar Lüb-
plarını ziyaretle, savaş sonrasında bağımsızlık yolun- nan ve Antakya’ya gidip geldi. Hastalığının
da faaliyete teşvik eden konuşmalar yaptı. I. Dünya ağırlaştığı 18 Haziran 1936’da, gözünde tüten
Savaşı sonrasındaki ağır mütareke şartları, yaşanan vatanına/İstanbul’a döndü. Cuma günü Şişli
işgaller ve Yunanlıların İzmir’e asker çıkarması üzeri- Sağlık Yurdu ve Teşvikiye Sağlıkevi’nde ihtimam
ne, Milli Mücadele hareketine katılmak için, 1920 Şuba- ile tanınmış doktorlardan Prof. Burhaneddin Bey
tında Balıkesir’e giderek Kuvayı Milliyecilerle görüştü. (Osman Tugan) ve İbrahim Osman Güçer’in re-
fakatinde müşahede altına alındı, tedavi edildi.
Burada, Zağanos Paşa Camii’yle çeşitli yerlerde
halkı birlik ve direnmeye çağıran vaaz ve konuşma- Bir müddet de Mısır Apartmanı’nda kal-
lar yaptı. Hacı Bayram Camii’ndeki ilk vaazı üzerine, dıktan sonra Prens Halim Bey’in Alemdağı’ndaki
Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’deki görevinden azledildi. Baltacı Çiftliği’ne götürüldü. Akif, bu çiftliğe
Biga’dan en yüksek oyu alarak mebus seçildiğinden çekilip oturmayı daha Mısır’da iken düşünmüş,
habersiz olan Âkif, Meclis reisi Mustafa Kemal Paşa’nın kararlaştırmıştır. Zira Akif’in son yıllarında
teklifiyle Burdur’dan mebus seçilerek Meclis’e girdi. en büyük korkusu “Mısır’da ölmek” ihtima-
Mebusluğu sırasında il ve ilçelerde halka ve cephelerde li oldu. Dostları, sevdikleri ile birer birer veda-
askerlere Milli Mücadele’yi teşvik eden konuşma ve vaa- laşan şair son nefesini, çok sevdiği İstanbul’da
zlar yapmıştır, ki bunların en önemlisi, Kastamonu’daki Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda, Âsım gibi
Nasrullah Camii’nde verdiği ünlü vaazdır. Bu vaaz ve ko- en önemli eserini kendisine ithaf ettiği vefakâr
nuşmalar, Anadolu’da çıkmaya başlayan Sebîlü’r-reşad dostu Fuad Şemsi Bey’in kucağında verdi (27
mecmuasında yayımlandığı gibi, risale şeklinde de Aralık 1936). Resmî makamlardan gerekli il-
basılarak Anadolu’ya ve cephelere dağıtılmıştır. Bü- giyi görmeyen cenazesi, üniversite gençliğinin ve
tün bu çalışma ve gayretleri, kendisinin “Milli Müca- halkın yoğun ilgisiyle Beyazıt Camii’nden kal-
dele’nin manevi lideri” olarak anılmasını sağlamıştır. dırılarak, Edirnekapı Mezarlığı’nda defnedildi.
18 Eylül 1920 tarihinde açılan milli marş güftesi
yarışmasına, konulan mükâfatın kaldırılması şartıyla Aslı Medine Tayan
gönderdiği ve “Kahraman Ordumuza” ithaf ettiği şii- 10-f
ri, 700’ü aşkın şiirden bağımsız olarak, ebedi “İstiklal
Marşımız” ilan edildi. Kanunen kaldırılması mümkün ol-
mayan para mükâfatı da, Mehmed Âkif merhum tarafın-
dan, fakir İslam kadın ve çocuklarına
32