Page 23 - Travel Magazine in Red Cream Black Modern Modular Style
P. 23
ADA’NIN BİR GÜNÜ
Ada eve geldi. İçeri girer girmez mavi gözleri ışıldadı. Yüzünde biraz endişe
vardı çünkü okuldaki sınavdan daha yeni çıkmıştı. Eve çok hızlı girdiği için
saçları dalgalandı. Çantasını yere attı. Lavaboya girdi ve elini yıkadı.
Koridordan geçip mutfağa vardı. Masaya oturdu, annesi önüne yemeği
koydu. Ada çok aç olduğu için bir çırpıda yemeği bitirdi. Ayağa kalktı,
tabağını tezgaha koydu. Güzel bir İstanbul havası çekmek için balkona çıktı.
Evleri binanın son katındaydı yani 12. katta. Balkona çıktığında binadan
aşağıya baktı ve sonra gözleri uzaklara daldı. Birkaç dakika sonra
balkondan odasına geçti. Masasına oturdu , ders çalışmaya başladı. Sonra
aradan bir saat geçti. Dersten sonra mola vermek için ayağa kalkıp
mutfaktan bir bardak su aldı. Derse geri döndü ve bir saat daha sonra
odadan çıktı. Akşam yemeği vaktiydi. Yemekte bezelye, pilav, salata vardı.
Yemekten sonra uyudu. Ertesi gün sabah okula gitti.
Gülay Duru KAPLAN
GİZEMLİ OKUL BODRUMU
Ziya ve Kerim meraklı çocuklardı. Bu iki yaramaz her teneffüs okulun neredeyse kimsenin
bilmediği odalara girer kendi akıllarınca maceraya atılmış olurlardı. Bu sefer iki arkadaş
okula kaçak bir şekilde ses kaydı cihazı getirmek istediler. Çünkü yakın arkadaşları
Mehmet okulun bodrumundan bir kaç ses duyduğunu anlatmıştı. Yine her zamanki gibi
kalem ve silgi götürdüler. Sadece Ziya biraz olsun ürpermişti. Kerim ona moral verdi, az
da olsa kendisini iyi hissetmişti.
Kerim elindeki fenerini yaktı ve iki arkadaş koridorun derinliklerine doğru yol aldı. Sanki
önlerinden bir karaltı geçmişti. Kerim ile Ziya adeta buz kesmişti. Ziya korkudan elindeki
silgiyi karşı tarafa fırlattı. Bir ses duyuldu. Bu ses sanki boğuk bir köpek uluması gibiydi.
İki kafadarın yürekleri yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu. Attıkları silgi onlara fişek gibi
geri döndü. Vınlayarak kulaklarının dibinden geçti. Bağırarak Ziya kaçtı. Kenan'ın eli
ayağına dolaştı, dondu kaldı.
Beş dakika sonra bütün sınıf bodruma gelmişti. Mehmet’in içinden bir savaşçı ruhu
çıkmıştı birden. Böyle olunca Mehmet koşarak görmediği canavarın üzerine atladı.
İçinden şöyle geçiriyordu: “Zaten canavarın üzerine düşünce bana bir şey olmaz” dedi.
Fakat duvara çarpmıştı. Işıklar yanınca herkes canavarı gördü. Meğerse canavar
sandıkları, yaralı bir köpekmiş. Fakat kulaklarının dibinden vınlayarak geçen silginin
nasıl geri döndüğünü anlayamadılar.
Yusuf Kenan KARAHANLI 23