Page 43 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 43
Öylesine velîlerdir onlar ki seçilmiş peygamberler bile canla - gönülle âşık olmuşlardır, o hasları ararlar.
Öyle gizli velîlerdir onlar ki, olgun kişiler bile canla - gönülle onlara kul - köle olmuşlardır.
Onlar, Sevgili’ye ulaşmayı istemişlerdir; onu dilemekte bir soluk bile dinlenmemişlerdir.
Bil ki âşıkların üç mertebesi vardır, Biri yüce, biri orta, öbürü de aşağı. Böylece sevgililerin durakları da üç mertebedir ama, pek gizli. Yaratan; âşıkların mertebelerini bütün âleme açıkladı.
Ama mertebeleri bilinmez; çünkü o hâl, pek gizlidir.
Âşıkların hepsi de görünüşte ünlüdür, tanınırlar ama iç yüzde ne adları vardır, ne sanları, gizlidir onlar.
Allah gibi hem apaşikârdır onlar, hem gizli; bu yüzden de halk onları bilmez.
Ama sevilenleri Allah, ne gizli, ne açık, hiçbir suretle tanıtmadı.
Maşukun hâli, iki âlemde de, ileri kişilerden de gizlidir, geri kalanlardan da.
Maşuku ne veli görmüştür, ne düşman; Hakk o yüzü, gayretinden gizle- miştir.
O maşukun hâli böyledir işte; ileri gidenden de gizlidir o, geri kalandan da.
Maşukların ilk mertebesi, âşıkların haslarınca bellidir.
İkinci mertebe belirmemiştir; hiç kimse o mertebinin adını bile işitmemiş- tir.
Tebriz'li Şems, Allah'ın gayretiyle gizlediği o padişahlardandı.
Bu sebeple kendini Mevlânâ'ya gösterdi; çünkü o da onun cinsindendi.
Her ikisi de aynı sırra sahipti, ikisi de bir mayadandı; ikisi de erkeksiz, kadınsız, bir nurdan doğmuştu.
Mertebeler bakımından hepsini geçmişlerdi; gece - gündüz birbirlerine eş - dost olmuşlardı.
Erenlerden hiç kimse bu çeşit velînin adını işitmemiş, hiç kimse bunu rüyasında bile görmemişti.
Hattâ birinin bu dereceye erişeceğini, evliyadan birinin aklına, hayâline bile gelmemişti.
!43


































































































   41   42   43   44   45