Page 44 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 44
İlk gelen âşıkların en yüce ve haslarından kimisi, bâzı bâzı böyle bir de- recenin adını duyardı.
Ama sonradan gelenlerden bu derecenin adını bile duyan yoktu; bundan dolayı da o rütbenin çevresinde ne dönen olmuştu, ne dolaşan.
Mevlânâ, bir gün mest bir hale demişti ki; “Yarın, kıyamet gününde,
Evliya, bölük - bölük hasredilir, neşeli bir halde kalkarlar, birbirle- riyle buluşurlar,
Peygamberler de takım - takım, neşeli, kedersiz bir hâlde hasredilirler,
Mü'minler de her yandan, denizin dalgalanması gibi dalga - dalga baş gösterirler,
Onar - onar, yüzer - yüzer, biner - biner, cinsi cinsiyle kopuşur o soru - hesap günü,
Şemseddîn'le ben, hepsinden ayrı olarak, eşsiz - örneksiz bir hâlde hasre- diliriz,
Gerçi oraya ikilik, yol bulamaz; onun saltanatında bey - kumandan da odur, asker - ordu da o,
Güneşin ordusu, ışığıdır; o, kendiliğinden aydındır, lâtiftir, diridir,
Birliğine kimsenin aklı - fikri ermez; buna dâir bir düşünce, vehme bile sığmaz,
Ben, o diyorum ya, bu âleme göre söz söyleyebilmek için diyorum,
Yoksa iki âlemde de bir mayadanız; biziz biz; hiçbir suretle de ayrılma- mışız.”
İnsan, kendisinden nasıl ayrılır; ister yerde olsun, ister göğü dolansın. Bu ayrılık, söz bakımındandır; yoksa bire sayı sığmaz da sığmaz.
Çünkü sayılar, ayrılık karıdır; temmuza benzeyen bire karşı erir – gider- ler.
Mutlak birlik meydana çıkınca ne sayı kalır, ne yer kalır, ne gök kalır.
Önce o vardı, sonunda da varlığı, varlığı yok eder, gene o kalır.
Birde mahvolmayan sayı mezarın toprağı altında çürür – gider.
Kim ölümden önce ölmediyse, odur ölen: ölümden önce ölen aparı olur, tortusu kalakalır.
Kim Allah aşkıyle tümden ölmediyse, pişkin erlere karşı çiğdir, hamdır.
Ağızda acıdır, ekşidir, dilden - damaktan, ağızdan - boğazdan hoş bir hal- de geçmez, yutulup sinmez.
Ölüm, zâti diriliktir: bunu bilirsen ölümden yüz çevirmezsin. !44


































































































   42   43   44   45   46