Page 59 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 59
Ben ki bu sevdada kendimden geçmişim; artık bana, ne aşağılık var, ne yücelik,
Meydanda top gibi koşmadayım; çevgenle her yana, her yöreye yuvar- lanmadayım,
Bana ne durak vardır, ne bir yer; ne başım var benim, ne elim, ne ayağım,
Bu yürüyüşte bir kastım da yok; bu gül bahçesinde tek olarak koşup duruyorum,
Canla - gönülle gittiğim yolun ne evveli var, ne sonu var,
Varlığım, tümden, onun yüzünden yıkılmış; aklım, bu işe şaşırıp kalmış,
Neden beni yıkıp yakıp yakmada: neden her solukta şarapsız sarhoş et- mede beni?
Bu yorgun gönüllüden ne istiyor; ne diye boyuna nükteler söylemekte bana?
Onun aşkı pek akıllı; bense pek safım; saf adam, o şarapla ne olmaz, ne hâllere düşmez?
Konuşup durmam da ondan, benden değil; oynayış, hareket ediş, can- dan; bedenden değil,
Çünkü sanatkâr, candır, bedense araç; tene, boyuna candan gelir hâl,
Kötü kişilere gelen, hoşa gitmez haller de neliksiz - niteliksiz tapıdan ge- lir;
Kötüye kötülük lâyıktır da ondan; iyi huylu olmayan, hordur hakıyrdir,
Öğüdü bırak da bağı çöz; yolu, perdesiz olarak göster bize,
Çünkü eski toplumun sözleri iyidir ama eğridir, hatalıdır bizce,
Ama hepsi de bunda mazur: çünkü onlar, bu çeşit yüce sözlerden de uzaktılar, bu çeşit yüce hallerden de,
Bizim yolumuzsa pek şaşılacak bir yol, neliğe de sığmıyor, niteliğe de; Arş'tan da yüce, ferşten de, göklerden de,
Devran, devran olalı bizim eşimizi kimse görmemiştir; bu yıkık yerde aşk defînesiyiz biz,
Ne mutlu o kişiye ki bize dost oldu; burnuna bu gülden, bir kokudur, eriş- ti,
!59


































































































   57   58   59   60   61