Page 78 - SEDEF - Hz.Mevlana'dan İnciler
P. 78
mi bir tarafa atın. Ey olup bitme aleminde büsbütün çürümüşler! Baki olan can sizde ne doğdu ne gelişti.”
Velilerdeki o nağmelerden birazıcık söylesem, canlar mezarlarından baş kaldırırlar.
Kulağını yaklaştırır, zira o nağmeler uzak değildir, ama ulaştırmaya izin yok.
İyi bil ki, veliler, zamanın İsrafil’idirler. Ölülere, onlardan dirilme ve ge- lişme gelir.
Ölü canlar, ten kabrinden kefenlerine bürünmüş yatarlarken, onların se- sinden sıçrayıp kalkarlar.
Ve derler ki:
- Bu ses, öbür seslerden ayrı bambaşkadır. Diriltmek Allah’ın sesinin işi- dir. Biz öldük, büsbütün çürüyüp yok olduk. Fakat Hakk’ın sesi gelince, hepimiz dirildik, kalktık.
Hakk’ın sesi, ister perde ardından, ister perdesiz gelsin; Meryem’e yaka- sından üfleyerek ne verdiyse, insana onu verir.
Ey beden kalıpları altında faniliğin yok ettiği kimseler! Dostun sesiyle yokluktan tekrar varlığa gelin.
O ses, gerçi Tanrı kulunun boğazından çıkarsa da mutlaka Padişahın ken- dinden gelir.
Tanrı ona dedi ki:
- Ben dilim, sen gözsün. Ben senin hislerinim, senin hoşnutluğun ve ga- zebinim. Yürü; benimle gören sensin. Sır bizzat sensin, sır sahibi olmak ne demek? Sen mademki hayranlığından ‘Lillah – Allah adamı’ oldun, ben de senin olurum. Çünkü ‘Kim Tanrı’nın olursa, Tanrı onun olur.’
Sana bazen ‘Sensin’ derim, bazen de ‘Benim’ derim. Ne dersem diyeyim, ben, tek parlak güneşim. Her nerde bir kandillikten bir an parıldasam, orada bütün alemin müşkülleri çözülür. Güneşin bile kaldıramadığı karan- lık, bizim nefesimizden kuşluk vakti gibi aydınlanır. Her nereye hoşla- nılmadık bir karanlık çöktüyse, bizim parıltımızdan o karanlık kuşluk vaktinin güneşi olur.
Hakk, Ademoğullarına, bütün isimlerini bizzat gösterdi. Başka yaratıkla- rına isimler, Ademden açıldı.
!78


































































































   76   77   78   79   80