Page 26 - Mimaroba Ortaokulu Dergisi
P. 26
Nasreddin Hoca kimdir, sorusu birçok kişi tarafından ol-
dukça merak edilen ve araştırılan isimler arasında yer alıyor. Mil-
yonlarca çocuğun zamanında hikâyeleriyle büyüdüğü Nasreddin
Hoca hakkında birçok söylenti de var. Nasreddin Hoca'nın gerçek-
ten yaşayıp yaşamadığı merak edilenler arasındadır. Peki, efsanevi
kişi olarak bilinen Nasreddin Hoca kimdir?
Nasreddin Hoca, 1208 Hortu doğumlu, Anadolu Selçuklu-
ları döneminde Hortu ile Akşehir ve çevresinde yaşayan efsanevi
kişidir. Çoğunlukla hazırcevap ve mizah anlayışını haiz bir bilge
olarak aksettirildiği hikâyelerle tanınan Nasreddin Hoca'nın ger-
çekte yaşayıp yaşamadığına, yaşadıysa gerçek kişiliğinin ne oldu-
ğuna dair tartışmalar olmakla birlikte gerçek bir tarihî kişilik olduğuna dair bazı belgeler bulunmaktadır. Bu belgelerden edini-
len bilgilere göre 1208 yılında Hortu köyünde doğan Nasreddin Hoca burada temel eğitimini aldıktan sonra Sivrihisar'da medre-
sede eğitim görmüş ve babasının ölümü üzerine döndüğü memleketinde köy imamlığı görevini üstlenmiştir. Nasreddin Hoca,
bir süre sonra dönemin tasavvufî düşünce merkezlerinden Akşehir'e göç ederek Mahmûd-ı Hayrânî'nin dervişi olmuş, burada
mülki görevler üstlenmiştir. Aynı zamanda Akşehir çevresindeki yörelerde de kısa süreli bulunduğu düşülen Nasreddin Hoca
1284'te yine Akşehir'de ölmüş ve günümüzdeki Nasreddin Hoca Türbesi'ne gömülmüştür. Nasreddin Hoca'nın adına anlatılar
hikâyeler etrafında gelişen efsanevi kişiliği, ölümüyle aynı yüzyıl içerisinde ortaya çıkmış olup kendisine addedilen anlatılar yüz-
yıllar içerisinde onlarla ifade edilen sayılardan binlere kadar çıkmıştır.
Günümüzde bibliyografik bir değeri bulunan Nasreddin Hoca ile ilgili fıkralar, içerdiği mesajlar, özellikleri ve mitolojik
unsurlar gibi farklı bağlamlarda incelenmiş olup birçok ülkede eğitim-öğretimde de kullanılmaktadır. Ayrıca 1996 yılı UNESCO
tarafından tüm dünyada Nasreddin Hoca Yılı olarak kutlanmış olup her yıl Nasreddin Hoca adına şenlikler, yarışmalar ve bilim-
sel toplantılar düzenlenmektedir.
NASREDDİN HOCA’NIN RÜYASI BAĞDAT’A GĠTMEYE VAKTĠM YOK
Bir gece rüyasında, Nasreddin Hoca’ya dokuz altın ver- Hocanın dostlarından biri Bağdat’taki bir akrabasına mek-
mişler. tup yazmak ister. Mektubu yazması için hocaya ricada
“On altın olmazsa kabul etmem.” demiş. bulunur. Ancak Nasreddin Hoca:
Uyandığında bakmış ki elinde hiçbir şey yok. Hemen göz- “Benim şimdi Bağdat’a gitmeye vaktim yoktur.” diyerek bu
lerini yumup tekrar yatağa yatmış: isteği geri çevirir. Adam hayretler içinde kalır.
“Tamam, tamam. Dokuz altın olsun kabul ediyorum.” de- “Hoca, bir mektup yazmakla neden Bağdat’a gitmen la-
mişJJJ zım olsun ki?” der. Hoca cevap verir:
“Benim yazım gayet fenadır. Ancak ben okuyabilirim. Bu
yüzden yazdığım mektubu yine ben okumalıyım ki ne
YORGAN GİTTİ KAVGA BİTTİ yazdığım anlaşılsın.”JJJ
Nasreddin Hoca bir gece yarısı, kapısının önünde bir gü-
rültü duymuş. Soğuktan dolayı yorganını sırtına alarak
dışarı çıkmış. Birkaç kişinin kavga ettiğini görmüş. Hemen
yorganını bir kenara bırakarak onları ayırmaya girişmiş.
Bu arada açıkgözün birisi, Nasreddin Hoca’nın yorganını
çalıp kaçmış.
Az sonra Hoca’nın da gayretiyle kavga bitmiş, taraflar
barışmış. Ama Nasreddin Hoca evine yorgansız dönmüş.
Karısı:
“Kavga neden çıkmış, öğrendin mi?” diye sormuş hocaya.
Nasreddin Hoca gülerek cevaplamış:
”Hatun ne soruyorsun? Kavga bizim yorgan üzerineymiş.
Yorgan gitti, kavga bitti işte!”JJJ