Page 106 - Başak dergisi 3. sayı_Neat
P. 106
TARİH NEDİR?
İnsan uzun süre tarihin nesneyi olmaya devam ettikten sonra son yıllardaki çalışma-
larla tarihin öznesi haline gelme yolunda çok önemli adımlar atmıştır. Sıradan insanların baş-
kaları için sıradan olan yaşamları sıradan insanın etki alanında bulunan insanlar için hiç de
sıradan değildir. Bu sıradanlık meselesi aşılırsa şayet mikro tarihçilik yöntemleriyle tarihin
gerçek öznesi insan tarih sahnesinde kendisine daha fazla yer edinebilecektir. Sadece devlet-
lerin ilişkilerini merkeze alan tarih anlayışı insanları tarihten soğuturken bizim gibi sıradan
insanların tarih sayfalarında kendilerine yer edinmeleri tarihin sadece dünle ilgili bir çalışma
olmadığının anlaşılabilmesi için de önemli katkılar sunacaktır.
Tarihçi belgelerden hareketle kanıtlanabilir bilgilere ulaşmaya çalışan bir geçmiş za-
man inşacısıdır. Fakat belge fetişizminden kaynaklı ‘herhangi bir olay belgede yoksa yaşan-
mışlık da yoktur.’ söylemi sözlü kültür geleneğinden gelen toplumların geçmişleri ile hemhal
olabilmeleri için pek çok sakıncayı da beraberinde getirmektedir. Oysa bazen söylenemeyen
söylenmek istenilene ulaştırabilir bizleri. Hermeneutik bir yaklaşım ile olmayandan hareket-
le olanı hayal gücümüzle birleştirebilmekteyiz kimi zaman. Her şeyden önemlisi ise tarih
yazanın yaşanılan an’a kendisini taşıyabilmesi gerekmektedir. Yaşadığı dönemden eskiden
yaşanılan döneme seyahat eden tarihçi bugünden bakarsa geçmişe, geçmişte de bugünü gö-
rebilir. Oysa insani bir durum olarak zor olsa da yaşanılan döneme empati duyulması değer-
lendirme hatalarını en aza indirebilecek yöntemlerin başında gelmektedir. Belgede bulunanın
mutlak doğru olduğunu düşünmek ise başlı başına belge fetişizmden başka bir şey değildir.
Belgeleri kaleme alanlar da insan olduğu için belgeleri kaleme alırken hissettiği duygu ve
düşüncelerine de yolculuk yapmak gerekmektedir.
Geçmişin izlerini aramak ve yaşanılan andan geçmişi yeniden inşa etmek son dere-
ce meşakkatli olsa da geçmişin anlaşılması benzer olaylarda göstereceğimiz tavırlara yön
vermesi açısından önemli bir uğraştır. Geçmişle bağlantı kurmak bizlere hafızalı varlıklar
olduğumuzu hatırlatırken bugünkü medeniyetin tek bir uygarlığa bağlanamayacağını, farklı
uygarlıkların katkılarıyla oluştuğunu fark ettirir. Bu fark ediş hali bizleri daha itidalli ve daha
barış yanlısı yapar. Yaptığımız hataları bizden öncekilerin de yatığını görmemiz kendimize
yeniden güven duymamıza yardımcı olur. Ortak bir mazinin varlığının anlaşılması milli bir
bilinç gelişimi için fayda sağlayacaktır.
105