Page 57 - Yürüyüş 9. Sayısı
P. 57

Şenay HANOĞLU:                                    Önder ÖZDOĞAN:
                       Tokat, Almus, Armutalan  köyünde                 1965 Sivas doğumluydu. Mücadelenin çeşitli
                    1966 yılında doğdu. İki çocuk annesiydi.         alanlarında yer aldı. 1992 yılının başında SDB
                    1989’da İstanbul’a göç edip Küçükarmut-          savaşçısı olarak görevlendirildi. 16-17 Nisan’da yol-
                    lu’ya yerleşti. Devrim mücadelesine katıldı.     daşlarının katledilmesinin hesabını sormak için dev-
                    Temizlik işlerine giden bir emekçi,  TA-         rimci sorumluluk ve inisiyatifle katliamcı polislere
          Şenay Hanoğlu  YAD’ın yılmaz hak ve özgürlük savaşçı-  Önder Özdoğan  karşı gerçekleştirilen bir eylem sırasında, 20 Nisan
                    larından biriydi. F  Tipi saldırısına karşı      1992’de İstanbul Topkapı’da katledildi.
       dışarıda ölüm orucu yapılması önerisini ilk getirenlerden
       biriydi. Küçükarmutlu’da, adı daha sonra direniş evi             Kazım GÜLBAĞ:
       olacak olan kendi evinde, oğlunun ve kızının yanında             Sivas’lıydı. 1980’lerin ikinci yarısında gençlik mü-
       ölüme yattı. 22 Nisan 2001’de çocuklarının, gecekondu         cadelesine katıldı. İYÖ-DER kurucularındandı. DEV-
       yoksullarının yanı başında ölümsüzleşti.                      GENÇ’te milis komutanlığı yaptı. 1993’de iradi olarak
                                                                     yurtdışına çıkarıldı. Burada da çeşitli görevler üstlendi.
                                                                     Son dönem çeşitli eksiklikleri nedeniyle örgütsel
                      Yusuf TOPALLAR:                                ilişkisi kesilmişti. Ama o Partisiz, yoldaşsız, mücadelesiz
                      “Karakollardaki İşkence ve Tariş Dire-  Kazım Gülbağ
                                                                     yaşayamazdı. Son görevini, kendisi belirledi ve bir
                    nişi’ndeki Polis Baskısına Karşı” sürdürülen  feda eylemiyle 23 Nisan 2001’de ölümsüzleşti. Almanya’nın Regensburg
                    kampanya sırasında 23 Nisan 1980’de An-
                                                         kentinin hapishanesi önünde, “Faşist Türk Devletini ve Cezaevlerindeki
                    kara Ege Mahallesi Natoyolu'nda yapılan
                                                         Katliamları Protesto Ediyorum” yazılı bir pankartın altında, alnında
                    bir gösteride vuruldu.
                                                         kızıl bir bantla bedenini tutuşturarak şehit düştü.
          Yusuf Topallar

                        Anıları Mirasımız                     Solculara bir kadın gerilla gelmiş, bababayiğit birine benziyor.
                                                              Gezdiğinde sanki yer titriyor. Bir de saz çalıyormuş” diye
                                                              konuşuyorlardı. Merakım iyice arttı. Ben de bu ilk kadın ge-
                                                              rillayı görmek istiyordum... Nihayet Selvi ile karşılaştım.
          Gerilla yoldaşları Selvi Uzun'u anlatıyor:          Gerilla birliğiyle köye girdiler. Köylüler her zamanki ilgilerinden
           “İlk Kadın Gerilla”                                daha fazla bir merakla gerillanın çevresinde toplandı. Hepimiz,
                                                              kaçamak bakışlarla Selvi’yi izliyoruz, yaptığı hiçbir hareketi
                                                              kaçırmıyor ve notumuzu da veriyorduk. Selvi, tüm bu ilgiyi
            Gerilla birliğimize onlarca kadın gerilla katıldı. Ve ço-
                                                              hissetmesine karşın kendine güvenli, rahat ama ölçülü, ciddi
         ğunlukla kadın yoldaşlarımızın cesareti, dayanıklılığı bize
                                                              davranışlarıyla hepimizin takdirini kazandı. Dalgalı simsiyah
         örnek oldu. Kimi zaman feodal duygularımızla “onlar kadın,
                                                              saçları, iri-yarı cüssesiyle heybetli görünüyordu. Bu ilk gö-
         yapabiliyor, dayanabiliyorlarsa biz haydi haydi dayanmalıyız”
                                                              rüşümüzden sonra Selvi köyümüze daha sık gelecekti.  Ve
         diye içimizden geçirmedik diyemeyiz. Belki de, bu açıktan  bizim tüm önyargılarımızı söküp atacaktı.
         dile getiremediğimiz duygularla, daha çabalı olduk. Kendimizi  Bir gün yine bizim köye geldiler. Bardaktan boşalırcasına
         zorladık. Fakat en önemlisi kadın savaşçıya bakışımızda  yağmur yağıyordu. Selvi’nin nöbet sırası gelmişti. Silahını
         önemli mesafeler aldık. Öyle ya, bir kadının, savaşçı olmasını  aldı, tam dışarıya çıkmak üzereydi ki, babam, “Oğlum ayıp
         da, komutan olmasını da kabul etmek kolay değildi. Ama ön-  değil mi: İçinizde zaten tek bir tane kadın var. Bu kadar
         yargılı, feodal duygu ve düşüncelerimizi kıran asıl olarak  erkeğin içinde nöbet tutmak düşer mi?” diyerek komutanı
         kadın yoldaşlarımızın pratiği, yaşam tarzı oldu.     azarladı(!) Selvi hemen babamın yanına çömelerek, “amca
            Bu konuda bize en iyi örnek olan kadın yoldaşımız Selvi  ne diyorsun savaşçı savaşçıdır, kadını erkeği olmaz. Aramızda
         UZUN’du. Bugün şehitlerimizden öğrendiklerimiz ne diye  ne fark var? İkimiz de savaşmak için geldik buralara. Öyle
         sorulunca, benim aklıma öncelikli olarak Selvi geliyor. Sel-  olsaydı evimde otururdum” dedi. Babam ne diyeceğini şaşırdı.
         vi’den, kadın yoldaşlarımızın ne kadar fedakar olduğunu,  Bir süre sonra ben de gerillaya katıldım. Artık Selvi’yi
         gerilla olarak biz erkek yoldaşlarından farkları olmadığını  daha yakından tanıyacaktım. (Selvi aslen, Dersim Pülümür’lü
         öğrendim. Ama bir şey daha öğrendim ki, bu da benim için  bir ailenin kızıydı. Yıllarca önce ailece Fransa’ya gitmişler.
         en önemlisiydi. Yani kafamızdaki feodal yargıları yıkmayı  Fakat Selvi toprağını unutmamış, halkına yabancılaşmamıştı.)
         öğrendim.                                               Kendi değerine, vatanına olan sevgisini korumuştu. Ana
            Selvi, gerillaya 92’nin  Temmuz ayında katılmıştı. Ben  dili Zazaca’yı iyi konuşurdu. Bazen sazı eline alır, Zazaca
         henüz o tarihlerde gerilla değildim. Ama tüm merakımla ge-  türküler söylerdi. Bazen de yaşlı analarla, amcalarla oturur
         rillayı takip eden biriydim. Hatırlıyorum da, Selvi’den önce  konuşur, onları dinlerdi. ‘92 yılının sonbaharında, Selvi’nin
         Devrimci Sol gerillalarının içinde kadın savaşçı yoktu.  de içinde olduğu beş kişilik bir ekip, Hozat’ın Hıdırdamları
         Doğrusu bu bizim hiç de garibimize gitmiyordu. Hatta kır  mevkiinde, yol kestiler. Bu eylemde halka propaganda yapı-
         koşullarında kadınların yapamayacağını düşünüyorduk. Sel-  lırken, ardından düşman araçlarına pusu atılmıştı. Çıkan ça-
         vi’nin gelişi köylüler arasında merak ve ilgi uyandırdı. “Dev-  tışmada Selvi takla atıp çatışarak geri çekiliyor. Başından
   52   53   54   55   56   57   58   59   60