Page 26 - BODRUMDergi | KASIM 2025 | SAYI:17
P. 26

DEKORASYON DEKORASYON
OĞUZ
ATEŞ
Su Biterse Hayat da Biter
Su; yaşamın kaynağı, medeniyetin yönünü belirleyen en değerli hazinemizdir. Ancak sanıldığı
kadar zengin değiliz; her damlası kıymetli, her israfı geleceğimizden eksiltir. Barajlarımız,
akarsularımız ve deniz suyu arıtma tesislerimizle suyu yönetmek elimizde fakat asıl güç,
bilinçli bireylerde saklıdır. Unutmayalım ki su sadece doğanın değil, insanlığın da aynasıdır.
Ona nasıl davranırsak, geleceğimiz de öyle akacaktır.
Su; dünya üzerinde bol miktarda
bulunan ve tüm canlıların
yaşayabilmesi için vazgeçilmez
olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal
bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak
tanımlanmasına rağmen kızıl dalga
boylarında ışığı hafifçe emmesi
nedeniyle mavi bir renge sahiptir.
Dünyanın oluşum sürecinde bir
oksijen ve iki hidrojen atomlarının
birleşmesiyle meydana gelen suyun
döngüsü aslında okyanuslardan başlar.
Bu döngüde önce buharlaşan su, daha
sonra yoğunlaşır ve gökyüzünden
yağmur olarak yeryüzüne geri döner.
Hayatımızı idame ettirebilmemiz için
en önemli besin kaynağımız olan su,
dolaşım ve sindirim sistemlerinin
çalışmasında temel unsur olduğu
gibi vücudumuzdan artık ve zehirli
maddelerin atılmasında da mühim
bir vazifeyi yerine getirir. İnsan
organizmasının önemli bir kısmı
sudan meydana gelir. Su, vücudun
sağlıklı çalışması için vazgeçilmezdir.
Hücredeki biyokimyasal tepkimelerden
vücut ısısının düzenlenmesine,
eklemlerin kayganlığından besinlerin
sindirimi ve taşınmasına kadar pek çok
hayati görevi vardır. Ayrıca kalsiyum,
magnezyum ve flor gibi minerallerin
alınmasını sağlar, zararlı maddelerin
atılmasına yardımcı olur ve tüm organ
sistemlerinin düzenli çalışmasını
destekler. Vücudun su dengesini
korumak için su ve diğer içecekler
büyük önem taşır. Gün içinde yaklaşık
2,5 litre su kaybederiz; bu kaybın
yiyecek ve içeceklerle karşılanması
hidrasyonun sürdürülmesi için
gereklidir. Kaybolan suyun yerine
konmaması dehidratasyon denilen sıvı
kaybına yol açar. Özellikle bebekler,
dehidratasyon açısından en hassas
gruptur.
Su; insanlık tarihi boyunca sadece
bir ihtiyaç değil, aynı zamanda
uygarlığın yönünü belirleyen bir güç
olmuştur. Ülkemiz ise bu gücü en
yakından hisseden ülkelerden biridir.
Dağlarından doğan, ovalarını besleyen
ve üç tarafı denizlerle çevrili olan bu
güzel ülke, suyun coğrafyasını yaşayan
bir memlekettir.
Ülkemizin akarsuları coğrafyanın ritmini
belirler. Kızılırmak 1.355 kilometrelik
uzunluğuyla ülkemizin en büyük nehri
olarak Anadolu’nun ortasından geçer ve
topraklara bereket taşır. Fırat ve Dicle
ise yalnız ülkemiz için değil, bütün Orta
Doğu için stratejik öneme sahiptir. Bu
iki nehir hem tarımı hem de bölgesel
siyaseti şekillendirir. Sakarya, Gediz,
Büyük Menderes ve Çoruh gibi diğer
önemli akarsular da ülkenin çeşitli
bölgelerinde hayatın kaynağıdır.
Ülkemizin akarsuları genellikle kısa ve
eğimli olduğu için bu suların tutulması
zordur ve hızla denize ulaşırlar. İşte bu
noktada, suyu verimli kullanmanın
anahtarı olan barajlar devreye girer.
Türkiye, su kaynaklarını en iyi şekilde
değerlendirmek amacıyla uzun yıllardır
baraj yatırımlarına büyük önem
vermektedir. Günümüzde ülkemizde
900’ün üzerinde baraj bulunmaktadır.
Bu barajlar yalnızca su depolamakla
kalmaz; sel riskini azaltır, sulama
kanallarıyla tarımsal üretimi destekler,
şehirlerin içme suyu ihtiyacını karşılar
ve enerji üretimine katkı sağlar.
24








   24   25   26   27   28