Page 27 - BODRUMDergi | KASIM 2025 | SAYI:17
P. 27
Bu alandaki en önemli örneklerden biri,
Fırat Nehri üzerinde yer alan Atatürk
Barajı’dır. Türkiye’nin en büyük
barajlarından biri olan bu dev yapı,
sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin
kalkınmasına değil, ülke genelindeki
enerji üretimine de büyük katkı
sunmaktadır. Ayrıca Keban, Karakaya,
Deriner, Oymapınar gibi diğer barajlar
da Türkiye’nin enerji bağımsızlığı
ve tarımsal üretimi için kritik rol
oynamaktadır.
Bilinenin aksine ülkemiz sanıldığı
kadar su zengini bir ülke değildir.
Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir
su miktarı yaklaşık 1.400 metreküp
civarındadır. Su zengini sayılabilmek
için kişi başı minimum 8.000 metreküp
olması gerekmektedir. Bu nedenle
ülkemiz su stresi yaşayan ülkeler
kategorisinde yer almaktadır.
Ülkemiz ne yazık ki kuraklık, endüstri,
sanayi, kentleşme, yoğun nüfus ve
iklim değişikliği gibi nedenlerden ötürü
doğal tatlı su kaynaklarımız açısından
sorun yaşamaya başlamıştır. Özellikle
İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da
su kıtlığı zaman zaman ciddi biçimde
hissedilmektedir. Karadeniz’in bol
yağışıyla İç Anadolu’nun kuraklığı
arasındaki fark suyun coğrafi olarak
ne kadar dengesiz dağıldığını açıkça
göstermektedir. Bu nedenle alternatif
olarak deniz suyu arıtma tesisleri
kurulmakta veya planlanmaktadır.
Bir litre deniz suyunda yaklaşık 35
gram tuz bulunur. Bu yüksek tuz
oranı nedeniyle deniz suyu doğrudan
kullanıma uygun değildir. Ancak çeşitli
arıtma sistemleri ve işlemler sayesinde
deniz suyu, içme ve kullanma suyu
hâline getirilebilir.
Dünya genelinde deniz suyunun
arıtılmasında üç temel sistem
kullanılmaktadır: Ters osmoz (Reverse
Osmosis), Buharlaşma yöntemleri
(MSF, MED) ve VSEP (Vibratory Shear
Enhanced Processing). Bu yöntemler
arasında en yaygın olanı ters osmoz
sistemidir.
Ters osmoz yöntemi, yaklaşık 60–70
bar basınç altında çalışan özel bir
membran sistemiyle tuz ve diğer
çözünmüş katı maddelerin sudan
ayrılmasını sağlar. Bu süreçte deniz
suyu önce ön filtreleme aşamasından
geçirilir, ardından kimyasal
dezenfeksiyon uygulanır. Daha sonra
yüksek basınç altında membran
filtrelerine yönlendirilir. Son aşamada
ise suyun pH dengesi ayarlanır,
saflık derecesi optimize edilir ve UV
dezenfeksiyonu yapılarak tamamen
arıtılmış su depolanır. Böylece deniz
suyu, güvenle kullanıma hazır hâle
gelir.
Dünya genelinde deniz suyu arıtma
sistemleri giderek daha yaygın hâle
gelmektedir. Ülkemizde de özellikle
Ege, Akdeniz ve Marmara kıyılarında
bu amaçla çeşitli tesisler kurulmuştur.
Türkiye’deki ilk örneklerden biri Avşa
Deniz Suyu Arıtma Tesisidir.
Bir deniz suyu arıtma tesisinin
kurulum maliyeti; tesisin konumu,
kapasitesi ve arıtılacak deniz
suyunun kalitesine göre değişmekle
birlikte, genellikle milyonlarca dolar
düzeyindedir. Arıtılmış suyun maliyeti
ise ortalama olarak metreküp başına
0,50 ile 1,5 ABD doları arasında
değişmektedir.
Su sadece doğanın değil, insanın da
aynasıdır. Biz suya nasıl davranırsak,
su da bize o şekilde akacaktır. Bugün
atılacak her adım çok önemlidir.
İsrafı önlemek, suyu yeniden
kullanmak, damla sulama sistemlerini
yaygınlaştırmak ve şehirlerde yağmur
suyu hasadı yapmak geleceğin su
güvenliğini belirleyecektir. Devlet
politikaları kadar bireysel bilinç
de önemlidir. Musluğu kapatmak
küçük bir hareket gibi görünür
ama aslında büyük bir kültürün
göstergesidir. Ülkemiz barajlarıyla,
akarsularıyla ve gölleriyle büyük bir
tatlı su potansiyeline sahiptir ancak
bu potansiyel doğru yönetilmediği
sürece gelecek kuşaklara eksilerek
aktarılacaktır. Bu yüzden suyu
sadece tüketilecek bir kaynak olarak
değil, korunacak bir emanet olarak
görmemiz gerekmektedir.
25

