Page 50 - BODRUMDergi | KASIM 2025 | SAYI:17
P. 50
KÜLTÜR - SANAT KÜLTÜR - SANAT
Oda müziği ile solo performans
arasında zihninizde nasıl farklar
var? “İyi müzisyen olmak, iyi oda
müziği çalıyor olmak demek değildir”
sözünüzü biraz açar mısınız?
Oda müziği ve solo performans
arasında çok temel bir fark var. Solo
çaldığınızda bütün kontrol sizdedir;
müziğin yönünü, enerjisini, zamanını
tamamen siz belirlersiniz. Oda
müziğinde ise paylaşım, dinleme ve
uyum ön plandadır. Egonuzu biraz geri
çekip, müziğin ortak bir nefesle var
olmasına izin vermeniz gerekir.
Bir piyanist teknik olarak çok
güçlü olabilir ama eğer dinlemeyi,
paylaşmayı bilmiyorsa iyi bir oda
müziği partneri olamaz. Oda müziğinde
en önemli şey, müzikal bir diyalog
kurabilmek; sadece çalmak değil,
birbirine cevap vermek, hatta bazen
sessiz kalmayı bilmek.
Benim için oda müziği, hem insani
hem sanatsal anlamda çok öğretici
bir alan. Farklı müzisyenlerle
aynı sahneyi paylaşmak, onların
enerjisinden beslenmek, bir eseri birlikte
şekillendirmek beni her zaman yeniliyor.
Solo çalmak kendimle konuşmak
gibiyse, oda müziği başkalarıyla anlamlı
bir sohbet etmek gibi.
Akademisyen kimliğiniz, sahne
sanatçısı kimliğinizle nasıl etkileşim
hâlinde? Bu iki yönü dengelemek zor
olmuyor mu?
Benim için bu iki yön birbirinden
ayrılmaz bir bütün. Sahnede
yaşadığım her deneyim, sınıfta
öğrencilerime anlattığım her şeyin
altını dolduruyor; aynı şekilde
öğrencilerimle geçirdiğim her an,
sahnede daha taze bir bakış açısı
kazandırıyor bana. Öğrencilerimdeki
heyecanı, merakı gördükçe ben de
yeniden motive oluyorum. Elbette
bu iki alanı dengelemek kolay değil.
Konserler, seyahatler, dersler, idari
işler derken zaman yönetimi çok
ciddi bir mesele hâline geliyor. Ama
sanırım işinizi seviyorsanız, o dengeyi
bulmak da mümkün. Ben öğretirken
de sahnedeyken de aynı şeyi
hissediyorum: paylaşma isteği. Müziği
sadece çalmak değil, aktarmak da
benim için bir sorumluluk.
Bazen sahnede öğrencilere örnek
48
olmak, bazen de sınıfta sahneye
hazırlanırken hissettiğim duyguları
anlatmak beni çok besliyor. Yani biri
diğerinin önünde değil; tam tersine, biri
diğerinin devamı gibi.
Öğrencilerinizle çalışırken en çok
hangi noktaları vurgularsınız? Teknik
mi, ifade mi, sahne duruşu mu?
Benim için bu üçü birbirinden ayrılmaz.
Teknik, müziğin temeli; ifade, onun dili;
sahne duruşu ise o dilin dinleyiciyle
buluşma biçimi. Ancak teknik temeli
güçlendirmek her zaman önceliklidir,
çünkü sağlam bir teknik olmadan
kendini doğru ifade edemezsin.
Bunun yanında müzikte amaç
notaları tekrarlamak değil, o notaların
içindeki düşünceyi ve duyguyu
paylaşabilmektir. Bu da ancak bilinçli
bir çalışma disipliniyle mümkündür.
Ayrıca sahneye saygı konusu da benim
için çok önemli. Sahneye çıkmak bir
tür sorumluluk hem müziğe hem
besteciye hem de dinleyiciye karşı.
O yüzden öğrencilerimin sahnede
sadece çalmalarını değil, var olmalarını
isterim. Müziği içlerinden geldiği
gibi ama olgun bir farkındalıkla

