Page 10 - NABIZ İkinci Sayı_Gorgeous
P. 10
III. Yannis Dukas Vatatzes, Pınarbaşı ve yöresini çok seviyordu. Öyle ki Nif Dağının yukarı yamaçlarında çok
büyük topraklar bağışladığı Lembos Manastırını inşa ettirmişti. Çok önemli bir dinsel ve kültürel merkez olan
bu manastırda yer alan kayıtlar sayesinde bugün ki İzmir’in Bizans dönemindeki yerleşim yerlerini öğreniyoruz.
Bornova sırtlarındaki Amanaralı Meryem Ana Manastırı da bu manastıra bağlıydı.
Şu anda yeri tam bilinmeyen bu manastırın Pınarbaşının yaslandığı Nif dağının Kurutepe zirvesinde olduğu
8 düşünülen manastır ile saray 13.yy’da başlayan Türkmen akınları sırasında yıkılmış olmalıdır.
Bu tarihten sonra yörede Türkmen akınlarını ve yerleşimlerini görüyoruz. Bu döneme ait şu anda yanına yeni
bir camii yapılarak, yenilendiği için özgünlüğünü yitiren halk arasında Selçuklu Minaresi olarak bilinen minare
yıkıntısı Anadolu Beylikleri dönemine ait olmalıdır.
Osmanlı döneminde Rum ve Türklerin hatta Musevilerin
birlikte yaşadığı Pınarbaşı köyü kırsal bir yerleşim olarak
gözükmekle birlikte Osmanlı Döneminden kalma hamam
burasının sıradan bir köy olmadığını göstermektedir.
1530 yılında Pınarbaşı Köyünde Şuca Dede Zaviyesi adında
bir zaviye olduğu kaynaklarda görülmektedir. Söz konusu
Şuca Dede yatırı ise Pınarbaşı yamaçlarındadır.
1922 öncesi ve sonrası öncelikle yoğun bir Giritli göçü alan
Pınarbaşı zamanla Yunanistan ve Balkanlardan gelen aile-
lere yeni bir yurt olmuştur.
Günümüzde sanayi tesislerinin yoğun olduğu bir bölge
olmasının yanı sıra yarış pistiyle de akla gelen Pınarbaşı
Bornova’nın hatta İzmir’in kaybolmuş bir cennetidir de-
mek abartı olmaz. Bugünkü görüntüsü ile yukarıda anlat-
tıklarımız birbirine oldukça uzak olsa da arşivlerden elde
ettiğimiz fotoğraflar oldukça inandırıcı…
Tarihi Pınarbaşı Camii