Page 32 - NABIZ İkinci Sayı_Gorgeous
P. 32
TUTUNDUĞUM AYDINLIK
Emel KARCI Sağlık Bil.Öğretmeni
zor değiştiriyor, ben de ciddi bir tartışmadan sonra
yerime bir arkadaşımı bırakmak şartıyla başhemşire-
den izin alabiliyorum. Arkadaşım izinli olmasına rağ-
men göreve gelmeyi kabul ediyor. Böyle bir fedakar-
lıkta bulunduğu için çok şey borçluyum o güzel insana.
Ve Ankara’dayız… Ankara il Milli Eğitim mü-
dürlüğünde verilen cevap karşısında şaşırıp kalıyo-
ruz. Başvurunun Kocaeli’nden yapılmasının yeterli
olduğu Ankara’ya gelmenin gereksiz olduğu söyle-
niyor. Israrlar sonucunda başvurumuz Ankara’dan
yapılırken bu kadar yorgunluk ve eziyete gerek olma-
dığını düşünüp olumlu sonuçlanması için dua ediyo-
rum ümitsizce. Artık ışığıma ulaşmak, tutunmak, bu
Mutlu bir çocuğum. Tek düşüncem insanlara yardım karmaşadan çıkış kapıma doğru yol almak istiyorum
etmek. Tek hayalim ise öğretmen olmak, çocuklarla lakin yol yok ortada. Seçimlerim karışmış, yollar da
30 vakit geçirmek, onlara faydalı olmak… Ancak reh- birbirine girmiş zaten, Bir tarafım hemşirelik, bir ta-
berlik hizmetlerinin olmadığı bir dönemdeyiz, fikrim rafım öğretmenlik. Kafam karmakarışık…Bir yanım
dahi alınmadan, kendimi Sağlık Meslek lisesinde bu- mücadele bir yanım azıcık yılgın…
luyorum. Akşam oluyor, Sincan’a gidip geceyi kayınvalidemde
Hemşireyim…Neyse ki bu işi de çok severek yapıyo- geçirmeye karar veriyoruz. Sabaha doğru yola çı-
rum ama gece nöbetleri yoruyor beni. Bazı geceler kacağız, iznimiz bir günlük olduğundan başımıza ge-
evimde, elimde kahvemle gökyüzünü seyretmek isti- leceklerden, hayatın bize sunacaklarından habersiz
yorum; bu istek bir kenarda öylece bekliyor ümitle. mesaiye yetişme planı yapıyoruz. ‘’Kul kurar, kader
Pedagojik formasyonum sayesinde öğretmenliğe geçiş gülermiş’’
hakkım var, öğretmen olma hayalimi eşimin ‘’geçme- Gece şiddetli sarsıntıyla uyanıyoruz. Apartmandan
lisin’’ sözleri artırıyor. Serde Kararsızlık… Günler- yükselen çığlıklar ‘’ne oluyor?’’ demeye fırsat bile
ce düşünüyorum, çok düşünüyorum. Düşünmekten vermiyor; dilim kocaman bir düğüme dönüşüyor ağ-
adeta beynim uyuşuyor. Sonunda ‘’ Evet’’ diyorum, zımda. Her şey çok gerçek… İnanmak istemiyorum
önce kendime sonra da eşime. ama gerçek işte, DEPREM OLMUŞ!.. Herkes gibi
Kurumlar arası geçiş işlemleri yapmam gerektiği söyle- aşağı iniyoruz, devamında uzun tedirgin bir bekle-
niyor. Bu konuda benden hevesli eşim soluğu Kocaeli yiş…Sabaha doğru haber geliyor, depremin merkez
il Milli Eğitim Müdürlüğü’nde alıyor. Danışmadaki üssü Kocaeli. Telefonlara sarılıyoruz, komşuları-
gözlüklü, masanın üstünde duran kahvesi muhtemelen mızı arıyoruz bir,,iki,,üç…sayısız kez… Açmıyorlar
soğumaya mecbur bırakılmış, yorgunluğu gözlerinden ya da açamıyorlar, henüz bilmiyorum. Çok kızıyorum
damla damla akan, kıvırcık saçlı görevli kadın, eşime komşularımıza ‘’neden açmıyorsunuz telefonları ‘’diye
“Ankara’ya gitmelisiniz. İşlemler orada yapılacak” söyleniyorum. Gün aydınlanınca telaşla yola koyu-
diyor. Gitme hazırlıkları başlıyor. luyoruz. Arkamızda dualar, gönlümüzde dinmeyen,
Eşim 17 Ağustos günü tutması gereken nöbetini zar uyanmış bir yeis. ‘’Üflesen de geçmez artık bu ateş,